Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makale, Alevi kimliği üzerine sosyolojik bir değerlendirme çabasını içermektedir. Burada öncelikle Alevi inancının teolojik temelleri ve bu temellerin tarihsel ve kültürel gerçekliği, özelde de Türk Aleviliğinin kimliği ve Sünni gelenek karşısında eleştirel tutumu üzerinde durulmuştur. Alevi ve Sünni mezhepleri arasındaki tarihsel/kültürel çatışmalar, Aleviliğin sadece heterodoksi bir mezhep kültü olmadığını, aynı zamanda kendine özgü değerleri, ritüelleri ve inançları olan, tarihsel olarak da güçlü bir gelenek ve mirası barındıran bir yaşam pratiği olduğunu göstermektedir. Nitekim Türkiye’de yaşayan Alevililer, kendilerini her ne kadar dini bir kimlikle tanıtmaya çalışsalar da, muhalefet anlayışları, mevcut siyasal düzene karşı tutumları, siyasal tercihleri ve öncelikleri açısından dini kimliğin ötesinde bir varoluş biçimini ortaya koymuşlardır. Bu varoluş biçiminin neler içerdiği, özellikle de Aleviliğin tarihsel kökeni, kültürel kimliği ve en önemlisi dinsel görüngülerinin neler olduğu soruları, bu makalenin başlıca konularını oluşturmuştur.
The article contains an effort for a sociological assessment of an Alevi identity. Here, first the theological pillars of the Alevi belief and the historical and cultural reality of these pillars, and in detail the identities of Turkish Alevis and their criticizing behaviour against the Sunni tradition are mentioned. The historical/cultural conflicts between Alevi and Sunni sects demonstrate that Alevism is not only a heterodox cult of sect, but also a life practice containing strong customs and legacies historically, having its own values, rituals and beliefs. However, it can be said that the Alevis living in Turkey, despite their efforts to present themselves with a religious identity, they try to exhibit an existence by their opposition concept, manners towards the current political order, political choices and initiatives; apart from this religious identity. What this existence includes, especially the historical roots of Alevism, its cultural identity, religious phenomena and most importantly their political expectations constitute the main subjects of this article.