Makale özeti ve diğer detaylar.
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) kavramı zamana ve mekâna bağlı olarak farklı örüntüler sergilemektedir. Kavramın, zamansal boyutta düz bir çizgi halinde gelismediği, dönem dönem ileri ve geri adımların atıldığı, yeni sözlerin dile getirildiği ama eski tartısmaların da farklı kisiler tarafından farklı dönemlerde tekrar tekrar vurgulandığı hatta uygulandığı görülmektedir. Örneğin, yetmisli yıllar KSS açısından ürün güvenliği, çalısanlara esit muamele ve benzeri gibi pek çok konuda yoğun tartısmaların yasandığı (Tengblad ve Ohlsson, 2010), farklı fikirlerin ortaya konulduğu, altmıslı yıllardaki yoğun eylemselliğin meyvelerini verdiği bir dönem iken (Yamak, 2007); onu pek çok kazanımın kaybedildiği bir on yıl izlemistir (Pasquero, 2005). Seksenli yıllar Friedman’ın (1962) sirketlerin temel vazifesinin kar maksimizasyonu olduğu yönündeki tezinin tekrar güncellik kazandığı bir dönem olmustur. Doksanlı yıllar ve sonrasındaysa kurumsal sosyal sorumluluk ağır bir küresellesme vurgusuyla (Tengblad ve Ohlsson, 2010) “çok din adamı olan bir din” (Porter, 2003) haline gelmistir. Dünya ölçeğinde kurumsal sosyal sorumluluğu yaymak, gelistirmek, düzenlemek, derecelendirmek, denetlemek amacıyla pek çok farklı kurum, kurulus ve birey birbiri ardına ortaya çıkmıstır. Aguilera ve diğerlerine (2007) göre, kurumsal sosyal sorumluluk politikalarının dünyada yayılıyor olması bir esbiçimlilik sürecinin sonucudur ve KSS ile ilgili yönetim ve derecelendirme sistemlerinin ardında mesruiyet kaygısı yer almaktadır (Acquier ve Aggeri, 2007). Sirketin genel kabul görmüs kuralları üstlendiğini çevreye göstermek adına kurumsal sosyal sorumluluk kapsamındaki uygulamaları törensel bir biçimde benimsediği dikkat çekmektedir.