Makale özeti ve diğer detaylar.
Ömer Seyfettin, büyük ediplerin birçogunda vaki olan bir talihle, yasadıgı yıllarda yalnız belli baslı eserleriyle tanınır ve bilinirken kimi eserlerinin kesfi için ise uzun yıllar beklemek zorunda kalmıstır. Balkanlar'ın en kanlı senelerine açılan "Primo Türk Çocugu" adlı hikâye de, yayımlanısından neredeyse bir asır sonra, ancak günümüzde, çesitli incelemelerin odagı olabilmistir. Ne var ki, eseri incelenmeye deger bulan arastırmacıların pek çogunun Türk edebiyatı alanı dısından olusu, dahası "taraf"lı bakıs açısını eserin incelenmesi noktasında dahi özenle koruması, söz konusu hikâyenin kimi haksızlıklara ugramasına da yol açmıstır. Iste bu makalede, -metne politik yaklasımlar yerine-, hikâyenin anlatı-bilimsel bir incelemesi hedeflenecek, böylelikle "metindeki ana fikrin ne oldugu" daha tarafsız bir noktadan anlasılmaya çalısılacaktır. Bu çaba, eseri elestirenlere, dogrudan bir cevap niteligi de tasımaktadır.
Sharing a similar fate with several important authors, Ömer Seyfettin was known in his age for his most acclaimed works, while for some of his other works to get renown many years had to pass. "Primo Türk Çocugu", a story set in a bloodiest age in the Balkans, likewise needed more than a century after its publication to become the focus of analyses. However, the story received some unfair treatment by expects that were not within the discipline of Turkish literature and that preserved their politcally biased standing analysing the work. In this study, political approaches set aside, the work is analysed in its narrative value and its principal theme is aimed to be clearly determined. This endeavour also has the quality of offering a direct response to those that criticise the work. Keywords: Ömer Seyfettin, Primo Türk Çocugu, chauvinism, racism, fascism.