Makale özeti ve diğer detaylar.
Geçmisten günümüze kadar gelen maddî ve manevî degerler bütünü olarak kabul edilen gelenek, modern Türk edebiyatında Divan ve Halk edebiyatından yararlanma olarak karsılık bulur. Gerek siirde gerek hikâye ve romanda sanatçılar, gelenegi kullanma yoluna gitmislerdir. 1960'larda ise, yeni bir hikâye anlayısıyla karsılasırız. "yeni gelenekçi hikâye" tarzı olarak ortaya çıkan bu hikâye anlayısında yazarlar, modernizmin karsısına duyguyu, inancı ve yerliligi çıkarmıslardır. Bu gelenegin temsilcilerinden olan Durali Yılmaz da hikâyelerinde giderek kimliksizlesen, degerlerinden uzaklasan insanımıza çıkıs noktası olarak dinî degerleri ve Anadolu kültürünü gösterir. Bu çalısmada gelenek kavramıyla beraber Durali Yılmaz'ın hikâyelerindeki gelenek unsurlarını inceleyecegiz.
Tradition, usually defined as the sum of material and spiritual values continuing from the past to the present, embodies in modern Turkish literature in the sence of using classical and folkloric literature materials. In novels and stories as well as poems, traditional material has been used by the authors. In the 1960's a new style of story writing emerges, which is called noe-traditionalism. Authors of that style emphasize sensuality, faith and nativity as opposed to modernism. Durali Yılmaz, a representative of the neo-traditionalistic style, points out religious values and "Anatolian culture" as references to the people whom he believes are parting from traditional identities. In this study, traditionalist elements in the stories of Durali Yılmaz are analysed along with the concept of tradition.