Makale özeti ve diğer detaylar.
Bilgi, her çağda insanın kendisi, evren ve tanrı hakkındaki yaygın bilme biçimlerinin tamamını karşıla-yan zihniyet ve onu bilme yetisiyle birleştirerek bir sonuca ulaştıran sorgu bilinci kavramlarıyla özdeş-leştirilmiş insanın en temel varlık alanlarından birisi olan bilme etkinliğinin sonucudur. Bilme etkinliği insanın bir bilinç, bir bilme kapasitesi ve bildikleriyle edip eyleyen varlık alanı oluşuyla ilgilidir. Adına zihniyet dediğimiz belirli bir çağın yaygın bilme biçimleriyle kişinin varlık alanı olarak mevcudiyetinin tanınması arasındaki ilişki insanı özgür, bilinçli bir sorgu bilinci ya da varlık olarak tanımlamanın en temel basamağıdır. Yaygın bilme biçimlerini bilmede onu olduğu gibi kabullenme bilgi karşısında insa-nın bilinçsizlik durumuna karşılık gelmektedir. Bilgiyle karşılaşmada sorgulamadan kabullenme eğilimi insanın bir bilinç olarak varlık alanını tehdit eden en önemli etkendir. İçinde bulunduğumuz çağ bilgi karşısındaki bu iki temel tutumun tarihsel süreçte karşı karşıya gelmesinden oluşmuş, bilgi ve bilinç arasındaki ilişkiyi anlamada önceki dönemlere göre geniş imkânlara sahip, düşünce, bilim ve kendisiyle ilgili bilmelerinde geçmişle karşılaşama onu yeni bir bakışla sorgulama bilinci görünümündedir. Çağın bilinci, bilginin önündeki coğrafi, etnik ve dinsel duvarların tarihsel süreçte yıkılması üzerine kurul-muştur. Sorgulama, özünde insanın bilinç durumu olan kendi bilme yetisini kullanmasını zorunlu kı-lan bir etkinlik olması dolayısıyla insanın kendi bilinç merkezini oluşturmada hayati öneme sahip bir etkinliktir. Bu anlamda zihniyetin biçim verdiği bilinç duvarını yıkanlardan biri ve bir sorgu bilinci olan Kâtip Çelebi’yi kavşak noktası olarak değerlendirmek onun bu duvarla ilişkisini eski duvarlar ve yeni duvarların yıkılışında bir sorgu bilinci örneği olarak değerlendirilmiştir. Tarihte ve bugün bilincin ve bilme biçimlerinin bilinç duvarıyla ilişkisi temel unsurlarıyla bu çerçevede sorgulanmaktadır.
Information is the result of the activity of knowing, which is one of the most basic existence spheres of the human being and which has been identified with the concept of mentality that meets all of the widespread cognition types on the human himself, on the universe, and on God. The activity of knowing is related with the fact that a person has a consciousness, a cognition capacity, and a sphere of existence that acts with the knowledge that it possesses. The relation between the wide spread cognition types of an era and the recognition of the existence as the sphere of existence of the person, is the most basic fundament of definition of the person as a conscious inquiry consciousness, or as an existence. In getting to know about the wide spread cognition types, accepting it as it is, represents the unconsciousness situation of the human being before the knowledge. The tendence of accepting without inquiry is the biggest factor that threatens the sphere of existence of the human being in terms of consciousness. The contemporary era seems to be an era of a consciousness that inquires thoughts, sinces and the knowledge on itself with a new view, and it seems to be the era, which has better occasion than the previous eras in getting to understand the relation between knowledge and consciousness that is composed of the contradictional relationship between these two essential attitudes. The consciousness of the era has been established over the destruction of the geographical, ethnical and linguistic walls before the knowledge, within the historical process. Inquiry is an activity of vital importance for the human being in establishing his own conscience center, since it is in an activity that necessiates the person to use the ability of knowing himself which is in essence the state of consciousness of the person. In this sense, evaluating Katip Çelebi, which is one of the people that destructed the wall of consciousness that is shaped by the mentality and who is an inquiry consciousness as a junction point, has been evaluated as an exemple of inquiry consciousness in his relations with this wall and in the destruction of the old walls and the new walls. The relation of the consciousness and types of cognition with the wall of consciousness has been inquired within this framework, with its basic elements.