Makale özeti ve diğer detaylar.
Sosyal güvenlik sistemimizde, gerek çalışmakta gerekse emekli iken sağlanan imkanların başında, sağlık yardımları gelmektedir. Sağlık yardımları, çalışan ve emeklilerin kendilerine sağlanmasının yanı sıra gerekli şartların taşımaları halinde, bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilere sağlanması da ayrı bir önem taşımaktadır. Yani, sağlık yardımları ailenin her ferdini ilgilendirmektedir. 2008 yılı içerisinde gerçekleştirilen sosyal güvenlik reformundan önce, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığına tabi olanlarla gelirleri belli seviyenin altında olan yeşil kartlılara farklı mevzuat çerçevesinde sağlık yardımları verilmekte idi. Bu farklılıklar; “çalışma veya prim ödemeden sonra sağlık yardımlarını almak için belli bir süre prim ödeme süresi”, “çalışmaya veya prim ödenmeye başlanmasından sağlık yardımı alma için bekleme, yani staj süresi”, “ödenecek olan sağlık priminin miktarı”, “yararlanılabilecek sağlık tesisleri ve tedavilerin karşılanma kapsamı” ve “sağlık yardımlarından yararlanacak bakmakla yükümlü kişiler için öngörülen şartlar” olarak karşımıza çıkmaktaydı. Sosyal güvenlik reformuyla söz konusu farklılıklar giderilerek uygulamada standart birliği getirilmiş ve nihayetinde sosyal güvenlik sistemine tabi çalışmayan, prim ödemeyen ve de sistemden sosyal yardım almayan kişilerin de ortak bir sağlık sistemi içerisine alınması konusunda düzenleme yapılmıştır ki, bu ortak sistem “genel sağlık sigortası” olarak adlandırılmaktadır. Genel sağlık sigortası, 1/1/2012 tarihinden itibaren zorunlu hale getirilerek; çalışan-çalışmayan, sisteme prim ödeyen-ödemeyen, sistemden primsiz ödemeler kapsamında yardım alan-almayan herkesin, bu sistem içerisinde olması, çalışan/prim ödeyen ve primsiz ödemeler yönünden yardım alanlarla bunların bakmakla yükümlü oldukları kişiler dışında kalanlara gelir testi yapılarak, aile içerisindeki kişi başına düşen gelir seviyesine göre ya sağlık primlerinin Devlet tarafından karşılanması ya da kendileri tarafından ödenmesi öngörülmüştür.