Makale özeti ve diğer detaylar.
Ciro primi; sürekli mal alımında bulunan gerçek ve tüzel kişilere, belirli dönemde belirli miktarın üzerinde mal veya hizmet alımı şartını sağlamaları kaydıyla nakit, mal ve benzeri şekilde sunulan menfaatlerdir. Firmalar pazar paylarını artırmak veya korumak ve bayilerinin bu konuda çaba sarf etmelerini sağlamak amacıyla ciro primi ödemeleri yapmaktadırlar. Yapılan ciro primi ödemelerinin vergi karşısındaki durumu da işlemlerin yürütülüş şekli gereği önemlidir.26 Seri No.lu KDV Genel Tebliği uyarınca 31.12.1987 tarihinden 19.01.2012 tarihine kadar ciro primlerinin vergisel uygulamaları özetle şu şekilde yürütülmekteydi.Ciro primlerinin, elde eden gerçek veya tüzel kişiler yönünden ticari kazanç olarak kabul edilmesi ve tahakkuk ettikleri yılda vergilendirilmesi gerekmektedir. Ciro primlerini ödeyenler açısından ise, söz konusu primlerin, ticari faaliyet ile doğrudan ilgili ve ticari teamüllere uygun olması şartıyla ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür. Ayrıca, belli bir ciro aşımı dolayısıyla ana satıcı firmaların sürekli mal veya hizmet alımında bulunan gerçek ve tüzel kişilere verdiği ciro primleri mal satışından ayrı olarak, ciro primi elde edenin, ciro primi ödeyene ayrı bir hizmette bulunmasının karşılığını teşkil ettiğinden, söz konusu ciro primleri genel oranda katma değer vergisine tabi olacaktır.19/01/2012 tarih ve 28178 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 116 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin 6'ncı bölümünde konuya ilişkin yeni düzenlemelerde bulunulmuş ve 26 Seri No.lu KDV Genel Tebliği'nin L Bölümünü yürürlükten kaldırmıştır.Bu makalede yaklaşık 24 yıl yürürlükte kalan ve uygulamayı yönlendiren tebliğ hükmünde meydana gelen değişiklik eski ve yeni uygulamalar anlatılarak değerlendirilecektir.