İşletmelerin süresiz olarak varsayılan ömrü, faaliyet sonuçlarının tespiti amacıyla belli faaliyet dönemlerine bölünmektedir. Faaliyet sonuçlarının tespiti, işletme sahip ve ortakları, işletme yöneticileri, işletmeyle ilişkide bulunan kişi ve kuruluşlar ile devlet açısından önem taşımaktadır. İşletmelerin ömrünün belli faaliyet dönemlerine bölünmesi ve faaliyet sonuçlarının bu dönemler itibariyle tespit edilmesi, dönem sonu envanter ve değerleme işlemlerini zorunlu kılmaktadır. İşletmelerin bir yıllık faaliyeti sonucunda oluşacak mali tablolar, dönem sonunda yapılacak envanter ve değerleme işlemleri ile belirlenmektedir. İşletmelerin bir yıllık kar veya zararı ve bunun üzerinden ödenmesi gereken vergileri bu işlemlerle belirleneceğinden dönem sonu işlemleri ayrı bir öneme sahiptir. Dönem sonu işlemleri kısaca, işletmeye dâhil mevcutların, alacakların ve borçların tespit edilmesi ve tespit edilen bu kıymetlerin değerleme işlemidir. Değerleme işlemleri, Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında değerlemeye ilişkin net hükümlerin olmaması ve son yıllara kadar işletmelerin defter ve belge ve kayıtlarının vergi odaklı tutulmalarından dolayı, VUK’nun değerleme ölçüleri ile vergi kanunlarındaki gelir ve giderlere, istisna ve indirimlere yönelik hükümler esas alınarak gerçekleştirilmekteydi. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte muhasebeleştirme, kayıt düzeni ve değerleme hususları vergi odağından uzaklaşmış yeni bir bakış açısı ile ele alınmıştır. Yeni TTK finansal raporlama ve değerleme ile ilgili tüm hususları Türkiye Muhasebe Standartları’na bırakmıştır. Türkiye Muhasebe Standartları, Uluslar Arası Muhasebe Standartları’nın Türkiye’deki karşılığıdır. Söz konusu standartların asıl amacı işletmeler hakkındaki gerçek ve mevcut durumu en iyi şekilde ortaya koyabilen bilgiye ulaşmaktır. Bu kapsamda değerlemede işlemleri açısından ihtiyaca uygunluk ve gerçeğe uygunluk ilkeleri önemlidir. Diğer taraftan vergi hukukunda değerleme vergi matrahlarının hesaplanması ile ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespiti olarak belirlenmiş ve bu kapsamda vergi kanunları işletmelerin varlıklarının değerlendirilmesine ilişkin kendi ilkelerini belirlemiştir. Bu durum beraberinde; işletmenin aynı varlığa vergi kanunları açısından farklı, 6102 sayılı TTK açsından farklı değer biçmesine sebep olacaktır. Dolayısıyla. mükellefler vergi matrahının tespiti için ayrıca vergi kanunlarına göre dönem sonu işlemlerini yapmak zorundadırlar.