Makale özeti ve diğer detaylar.
İstanbul, Osmanlı’nın son döneminden Cumhuriyet’e çok yönlü kentsel, sosyal, ekonomik ve kültürel dönüşümlerin yaşandığı bir şehir oldu. Bugün, bir metropolitan alan olarak İstanbul’un sosyal tabakalaşma açısından ayrıştığını ve bunun kentsel farklılaşmalarla mekândaki ayrışmayı da beraberinde getirdiğini görüyoruz. Üst ve alt sınıflar, farklı yollardan da olsa “merkez”den “çevre”ye doğru uzaklaşmaktadır ve bu süreç toplumu bir arada tutan dengelerin ve normların krize girmesine neden olmaktadır. Kentsel alandaki krizin giderilmesi için toplumsal gerilim dinamiklerinin sosyolojik bir temelde bilince çıkarılması ve aşılması gerekmektedir.
İstanbul has been a city where multidimensional urban, social, economic and cultural transformations happened since the Late Ottoman period towards the Republic. Today we see that Istanbul is disintegrated as a metropolitan area through social stratification and this creates urban differentiations and disintegrations in space as well. Higher and lower classes are moving away of the “center” to the “periphery”, although from different ways and this process drives the balances and norms that combine the society altogether into a crisis. The dynamics of social tension should be taken into consciousness on sociological basis and eliminated to overcome the crisis in urban area.