Makale özeti ve diğer detaylar.
Roman, modern zamanların bir anlatı türü olarak hayatı bir bütün halinde kuatma iddiasında olan bir edebi türdür. nsanın sahip olduu tüm duyguları bünyesinde barındıran ve zamanla bireyin hikâyesini daha çok odaa alan bir anlayıı ifade eder. ster gerçek ister kurgusal olsun, insan veya baka herhangi bir nesne, var olabilmek için bir mekâna ihtiyaç duyar. nsanlık deerlerinin oluması ve bunların farkına varılmasıyla, mekânın insan zihninde bir anlam kazanmaya baladıı görülür. Mekân kavramı da, romanın geliim sürecine uygun bir seyir takip ederek, romanda zamanla önemli bir yer igal etmeye balar. Mekânın romanın temel unsurlarından olması, hem romanın sadece olaya dayalı bir karakterden uzaklamasına yardımcı olmu; hem de hayatın sahnesi konumundaki kiisel ve toplumsal yönünün kefedilmesini salamıtır. Mekânın varlıı ile insanın yaamı arasındaki paralellik, deiik biçimlerde romana yansır. Kimi yerde romanın sesli bir tanıı; kimi yerde ise roman kiisinin fiziksel ve ruhsal sınırlarını ortaya koyan bir aktör konumundadır. Bu çalımada, mekân kavramının tarihi süreç içinde geçirdii anlamsal karılıklar ve roman öncesi anlatılarda ve romanda ifadelendirilme biçimleri üzerinde durulmutur.
Novel, as the modern time’s narration type, is a literary type which claims to surround life holistically. It expresses a perception which owns the whole emotions that people have and a perception which focuses on the story of time and individual. Whether it is real or fictional, a person or another object needs place in order to exist. It is seen that ‘place’ starts to gain meaning in people’s mind with the help of the occurrence of the humanity norms and with the help of their perception. The concept of place starts to occupy an important place in novel by following a proper route in accordance with the novel’s development process. The fact that ‘place’ is the basic element of novel has both provided the novel to get away from a character that is only based on the event and both provided its personal side that is to be discovered. The parallelism between the existence of the ‘place’ and the people’s life reflects into the novel in different types. Sometime it is a talky witness of the novel and sometimes it is in place of an actor who displays the physical and spiritual limits of the character of the novel. In this study, the ambiguities which the concept of place has had in the historical process and the forms of the expression of ‘place’ in the prenovel narrations and in the novels have been emphasized.