Makale özeti ve diğer detaylar.
Orhan Kemal romanlarında kadın, yazılmamıs kurallar ve dayatılan roller ile kendisine sunulanları yasama ve etken öznenin cinsel nesnesi olma açmazında bireyler olarak sunulur. Sanatkâr, kadının erkek egemenligi / baskısı altında bir alt kültür olmaya itilisini ve erkegin hâkimiyeti ile ikincil /öteki konumuna dıslanısını, kurmacanın sınırları içerisinde sorunsal olarak aktarır. Kadın karakterler, erkek ile aralarındaki biyolojik farklılıkları asamaz; böylece bedenine dahi sahip olamayan cinsel bir nesne konumunda tacize ugrar. Toplumsal ve ekonomik kosulların olaganlastırdıgı bu taciz, bedeni de varlıgı gibi öznenin / erkegin kullanımına açık olan kadın için kaçınılmazdır ve çözümsüzdür
The woman, in Orhan Kemal's novels are portrayed as an individual who had to survive a life in a conflicting situation restrained through unwritten rules and imposed roles as well as being a sexual object of a passive subject. The author narrates the position of the woman within the frame of a fiction as a problematic image under the man's hegemony / despotism as being restrained into sub-culture and expelled into a position of secondary / alienated being under the man's despotism. Female characters cannot put up with men in regards to the biological differences; thus under the conditions where she could not even keep the possession of her own body, she is continuously subjected to sexual harassment as a sexual object. The sexual harassment, that become a common happening under the social and economical conditions, is an inevitable and unresolved fate of the woman whose body is also freely yielded for the use of the subject / man akin to her soul.