Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu araştırmada, Kıbrıs'ta askersizleştirme faaliyetlerinin ve saldırmazlık doktrinin esasları ele alınmıştır. Bundan hareketle araştırmanın temel amacı, Kıbrıs'ta taraflar arasında cereyan eden görüşmelerde askersizleştirme çabalarının ne manaya geldiğini göstermektir. Her şeyden önce meseleye ilgi duyan taraflar, Kıbrıs'ın askersizleştirilmesini istemektedirler. Ancak taraflar arasında, bunun nasıl olacağı konusunda ciddi görüş ayrılıkları vardır. Türk tarafı, adanın askersizleştirilmesini müzakerelerle çözümlemek isterken, Rum tarafı bunun bir oldu-bittiyle halledilebileceğini düşünmektedir. Aslında Kıbrıslı Türkler, kendilerine yapılan siyasal, sosyal ve ekonomik baskılardan ötürü, Rumlara karşı duydukları 'güvensizlik duygusunu' halen daha üzerlerinden atmış değillerdir. Kıbrıslı Rumlar ise 1974 müdahalesinin yarattığı toplumsal travmaları yok edemediklerinden, olası bir anlaşmazlıkta Türk askerinin yeniden müdahale edebileceğinden korkmaktadırlar. Dolayısıyla askersizleştirme konusu, her iki tarafın ilke olarak kabul ettiği bir husus olmakla birlikte, henüz nihaî bir çözüme ulaşmış değildir. Ne var ki askersizleştirme konusu ve buna bağlı Saldırmazlık Anlaşması, kalıcı bir çözümün parçası olabilecek hüviyettedir. Gali ve Annan plânları dahil, bütün BM önerilerinde de öngörüldüğü gibi, her iki tarafa ait kuvvetlerin azamî ölçülere indirilmesi, adanın askersizleştirilmesi konusunda atılmış ciddi bir adım olarak görülmektedir. Bu gerçekten hareketle araştırma, üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Kıbrıs'ta askersizleştirme ve saldırmazlıkla ilgili bazı önemli kavramlar ele alınmıştır. kinci bölümde, tarafların askersizleştirme faaliyetleri ve bununla ilgili algılamaları belirtilmiştir. Üçüncü ve son bölümde ise Türklerle Rumlar arasında, olası bir Saldırmazlık Anlaşması'nın imzalanması halinde ortaya çıkacak esasların ne olacağı incelenmiştir.
In this research, the demilitarization activities and the principles of the doctrine of non-aggression have been examined. Therefore, the main purpose of this research is to convey what it means by the demilitarization efforts seen during the discussions taking place between the sides in Cyprus. Firstly, the parties concerned with the issue want Cyprus to be demilitarized. However, there exist serious differences of opinion on how this could be achieved. While the Turkish side desires to resolve the demilitarization of the island through negotiations, the Greek Cypriot side believes that this could be settled through a fait accompli policy. Actually, Turkish Cypriots have not yet been able to shake off their 'feeling of insecurity' felt towards Greek Cypriots due to the political, social and economic pressures applied upon them. On the other hand, since the Greek Cypriots have not been able to eliminate the social traumas created by the 1974 intervention, they fear that the Turkish troops could intervene again during any possible disagreement that could take place. Therefore, although the issue of demilitarization is a matter accepted by both sides as a principle, it has not yet been conclusively resolved. However, the issue of demilitarization and in relation the Pact of Non- Aggression has the quality of being able to be a part of a permanent solution. As can be seen within all UN proposals, including the Gali and Annan plans, reducing the forces belonging to both sides to a maximum level is considered to be a serious step taken towards the demilitarization of the island. Based on this reality, this research is composed of three main sections. In the first section, some important concepts related to demilitarization and nonaggression in Cyprus has been addressed. In the second, the demilitarization activities and the perceptions related to it have been indicated. In the third and final section, the principles that could arise if a likely Non-Aggression Pact is signed between the Turkish and Greek Cypriots have been examined.