Makale özeti ve diğer detaylar.
Çada Türk resim sanatının deiik kuak hareketleri içinde çok ayrıcalıklı bir yeri bulunan ükriye Dikmen, soyutlamacı uslubu ile sanatını yalınlıa ulatırmasını baarmı ender Türk kadın sanatçılarımızdandır. stanbul doumlu sanatçı, aile dostu Feyhaman Duran’ın teviki ile Güzel Sanatlar Akademisi orta kısmına 1940 yılında kayıt yaptırarak sanat eitimine balamıtır.Önce Zeki Kocamemi sonra Nurullah Berk ve Cemal Tollu ile resim atölyesi derslerini tamamlayıp mezun olunca Paris’e gitmitir. Burada üç yıl Fernard Leger ile çalıtıktan sonra iki yıl Custave Singier ve Roger Chastel ile çalıır. Bu çalımalarının yanı sıra aynı dönemde Paris Ecole du Louvre’ un Sanat Tarihi bölümüne devam etmi ve 1953’de bitirmitir. Aynı yıl Pariste ilk sergisini Galeri Jeanne Castel’de açmıtır. lk sanat eletirisini, açmı olduu bu sergi ile yabancı sanat eletirmenlerinden alan sanatçının eserleri son derece sade ve anıtsal bulunmutur. ükriye Dikmen, çalımalarındaki yüzeye indirgenen saf reklerle boyalı alanlar ve alanların oluturdukları kompozisyonlar ile de üstadı Leger’nin gölgesinden sıyrılmayı baarabilmitir. kinci Dünya Savaı öncesinde ve sonrasında da bir sanat merkezi ve bir metropol olan Paris’te resim sanatı atmosferiyle iç içe yaamak ve deneyimler elde etmek, bu deneyimleri özgün somut çalımalara dönütürmek bir hayli zorlukların üstesinden gelmek anlamını taımaktadır. Bunu baaran ükriye Dikmen yarım yüzyılı akın bir süre sanat denen zorlu yolculukta özgün tutarlı çizgisini sürdürmütür.
ükriye Dikmen is a Turkish woman painter who had the privilege of belonging to several, different generations of contemporary Turkish painting; the purely abstract painting is still a great success all over the country. She was born in Istanbul in 1907. A friend of the family, Feyhaman Duran, was the one to introduce her to the Art. Then Dikmen continued her education in Fine Arts Academy’s high school in Istanbul in 1940. Her teachers there were, successively, Zeki Kocamemi, Nurullah Berk, and Cemal Tollu. Having graduated from the Academy, she went to Paris, where she took a three year course from Fernand Leger. Her teachers over the years to follow were Gustave Singier and Roger Chastel. At the same time she continued her education in Paris Ecole du Louvre Art History department, and successfully graduated in 1953. The very same year she held her first solo exhibition in Gallery Jeanne Castel in Paris. It was also the first time Dikmen’s works were evaluated by foreign critics; her works were considered very sincere, simple and monumental. Having returned to Turkey, she held exhibitions first in Istanbul, and then in Ankara. Turkish critics, Dikmen’s compatriots, praised her works too, noting specially her very own understanding of nature. Other important points touched upon favorably in their reviews, were the depth of her painting, the choice of color, and the simplicity of manner. Living in Paris, the world capital of arts, was not easy for Dikmen, especially after World War II. She was exposed to the general atmosphere and the influence of the artists who lived and worked next to her, and thus, preserving her own unique manner was predictably hard. However, for over half of the century ükriye Dikmen managed to retain her very special way of painting.