19. yüzyılda antalya’da kolera salgını

Çağlardan beri var olan salgın hastalıklar insanları kırıp geçirmekle birlikte 1817'den itibaren ortaya çıkan kolera diğer salgınlarla kıyaslanamayacak derecede büyük yıkımlara yol açmıştır. Hindistan'dan dünyanın dört bir tarafına ngiliz gemileriyle taşınan hastalık, Osmanlı topraklarında ilk kez 1822'de görüldüğü gibi ticari münasebetler, göçler, savaşlar ve hac yoluyla yayılma imkanı bulmuştur. Dünya çapında belirli aralıklarla görülen salgınlar, Osmanlı topraklarına da bulaşarak hem nüfus hem de sosyo-ekonomik açıdan büyük kayıplara neden olmuştur. Antalya'da ilk kez 1866 yılında ortaya çıkan kolera salgınından sonra ikinci salgın dalgası 1894-1895 yıllarında yaşanırken bu defa öncekinden daha fazla vaka ve ölüm gerçekleşmiştir. Antalya'da yaşanan 1866 salgını sırasında salgına karşı gerekli tedbirleri alabilecek nitelikte tıp eğitimi almış bir tabip bile yokken, 1894-1895 salgını sırasında daha tedbirli davranılarak atanan tabiplerle hastaların tedavileri yapılıp yurt dışından getirilen pulverizatörlerle hastalıklı ortamlar dezenfekte edildiği gibi hastalık kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Antalya'da 19. yüzyılın ilk yarısında bir karantina kontrol istasyonu yapılmış ve ortaya çıkan salgınlar sırasında şehre gelenler bu istasyonda muayene edilerek 10 gün karantina bekletilmiştir. Bunların yanı sıra Antalya'daki salgınlar esnasında şehre giriş ve çıkışlar yasaklanıp kordon uygulamasına gidilince Alanya ve Antalya ahalisi zarar ettikleri gerekçesiyle uygulamaya tepki göstermiştir. Diğer taraftan 1866 salgını esnasında karantina kontrol istasyonunda görevli tabip ve memur, şehre dönen gayrimüslimlerden zorla para topladıkları gerekçesiyle şikayet edilmiştir. Bir başka şikayet konusu da 1894-1895 salgını sırasında halkı, Kesikbeli Şosesinin yapımına sevk edip, halkın üşümesine ve gerekli tedbirleri almadığından koleranın yayılarak çevreye bulaşmasına neden olduğu gerekçesiyle Antalya Mutasarrıfı olmuştur.

Kolera ,

Antalya ,

Teke ,

Karantina ,

Salgın ,

The epidemics have decimated human beings for ages. However, Cholera that has existed upwards 1817 had caused huge deaths comparing to other epidemics. The epidemic that British ships carry to every side of the world from India was seen in Ottoman Land first time in 1822. This epidemic had been spread to Ottoman Land by means of commercial relations, migrations, wars, and pilgrimages. The epidemics that are seen periodically all over the world had caused huge lose in the population and socio-economic side by spreading to Ottoman Land. More cases and death occurred in the second epidemic wave that was seen in Antalya between 1894 and 1895 compared to the previous Cholera epidemic that has seen in this city first time in 1866. There were no doctors graduated from medicine in Antalya before the 1866 Epidemic. However, during the 1894-1895 Epidemic, the illness was controlled by appointed doctors by means of treating patients and disinfection of diseased areas with atomizers imported. A Quarantine Control Station was built in Antalya in the first half of the nineteenth century. During the epidemics, immigrants coming to Antalya were examined and kept 10 days in quarantine in this station. Moreover, when entrance and exit to the city were banned and the surroundings of Antalya was cordoned, residents of Antalya and Alanya protested the quarantine because of making loss. On the other hand, doctors and civil servants were responsible in this Quarantine Control Station. They were complained because of bribery from non-Muslims returned to the city during the 1866 Epidemic. During the 1894- 1895 Epidemic, another complaint subject was about the Governor (Mutasarrıf) of Antalya. According to the complaint, the governor had made residents work in construction of the Macadamized Road of Kesikbeli. During the construction, the governor had caused to spread and transmission of Cholera because of not taking indispensable precaution.

Cholera, ,

Antalya, ,

Teke, ,

Quarantine, ,

Epidemic ,