Makale özeti ve diğer detaylar.
Varoluşundan bu yana hep belirli ereklere hizmet eden tiyatro, etkili anlatım gücüyle çoğunlukla geleneksel yapıda değişim yaratma çabasında olmuştur. Gerek politik, gerek dinsel, gerek siyasal, gerek ekonomik kaygılarla gelenekselden evrensele yolculukta yaşanan toplumsal geçişin çatışmasız, doğal akış seyrinde gerçekleşmesinde sanatın bu dalı, eğitici üstünlüğüyle ayrıcalık kazanmıştır. Toplumun tiyatro yoluyla eğitilme girişimi antikçağdan günümüze baskın düşünce sistemlerinin geniş zeminlere yaygınlaştırılmak istendiği durumlarda başvurulan bir kullanım olarak ciddi bir gizil görev üstlenmiştir. Ancak tiyatro toplumsal yaşamda üstlendiği birleştirici role karşın her zaman yalnızca doğru iletiler yüklenerek değil, yer yer çıkar beklentilerini karşılayabilecek yaklaşımlar dayatılmak istendiğinde de kullanılmış ve sanata karşı toplumsal çekinceler oluşturulmasına neden olmuştur. Çıkar hesaplaşmaları adına harcanan bu sanatsal etkinlik, toplumun bilinçlenerek aydınlanmasını tehlike sayan anlayışlarca toplumsal yaşamın dışına itilmiştir. Bu çalışmada, “Sanata Yatırımla Yaşamsal Nitelik Edinim Genörneği(Modeli)” aracılığıyla, eğitim bilinci ve sanata yatırım arasındaki iletişim sonucu toplumun sanata duyarlılık gösterme eğilimi ve estetik sanat anlayışının gelişimi vurgulanmış ve tiyatronun toplum bilinçlendirmedeki işlevi ve önemi üzerinde durulmuştur.
Theatre, which has served certain ends since it came into existence, mostly strives to make changes in the traditional structure through its effective power of expression. This branch of art has acquired a privilege with its educational priority in the realization of smooth and natural flow of the social transition which takes place during the journey from the traditional to the universal with political, religious as well as economic concerns. From the ancient times to the present, attempts to educate society through theatre have assumed a considerably potential role as a means employed in circumstances where dominant systems of thought were intended to be disseminated into broad areas. However, in spite of its unifying role within the social life, theatre has not only undertaken the appropriate messages, but it has also served the ends to impose some tendencies aimed to meet interests, leading to social hesitations against arts. This artistic activity, which has been sacrificed for the sake of conflicts of interest, has been isolated from the social life by the minds that regard enlightenment of the society through awareness-raising as a threat. This study, through “The Model of Vital Quality Acquisition by Investing in Arts”, puts an emphasis on the social tendency to display sensitivity to arts as a result of the communication between educational awareness and investment in arts as well as the development of understanding on aesthetic arts, and dwells on the role and importance of theatre in raising social awareness.