Makale özeti ve diğer detaylar.
Bozkır coğrafyasının uçsuz bucaksız sınırları içinde atlı konar göçer bir medeniyet kurmuş Türkler‟de tören ve gelenekler devlet hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Orun ve Ülüş kurallarının eksiksiz uygulanması ise hükümdarın otoritesini ve gücünü pekiştirmiştir. Devlet hayatıyla ilgili tören ve geleneklerin halk gözünde uygulandığının ispatı ise hükümdarın kullanmış olduğu geleneksel sembollerdi. Bunlardan bir tanesi ise Orun ve Ülüş kurallarının hükümdar makamında uygulanmasıdır. Orun hükümdarın meclisinde oturulan yeri ifade ederken ülüş ise hükümdarın sofrasından devlet görevlilerinin almış olduğu pay anlamına gelmektedir. Orun ve ülüş kurallarına uymak hükümdara itaat anlamına gelirken bu davete katılmamak ise hükümdarın otoritesine itaatsizlik anlamına gelmekteydi.
For Turks who founded a migrant civilization in the endless steppe, customs and ceremonies were essential parts of state. Putting the exactly rules of orun and ülüĢ into practice strengthened the authority and power of the Ruler. The proof of carrying out customs and traditions about the state life in front of people was the traditional symbols of the Ruler. While orun refers to the place in the council, ülüĢ refers to officers‟ shares. Obeying the rules of orun and ülüĢ means obedience to the Ruler; on the other side not obeying them means rebellion.