Makale özeti ve diğer detaylar.
Günümüzde insani güvenlik, güvenlik politikalarının ana merkezine oturmuş durumdadır. Akademik ve uluslararası arenada kavramın çerçevesi oluşturulmaya çalışılırken aynı zamanda da insani güvenliğin nasıl sağlanacağı tasarımları yapılmaktadır. Diğer taraftan insani güvenliğe, devletlere ve bireylere yönelik tehdit türleri değiştikçe ve fazlalaştıkça, devletlerin savunma mekanizmaları da genişlemekte ve etkinleşmektedir. Bireyi koruma yükümlülüğü altında olan devlet, özellikle terörle mücadelede, bir taraftan kendi vatandaşlarını korurken yani insani güvenliğe tehditleri önlerken diğer taraftan da özgürlükleri ihlal edebilmektedir. Bu durum paradoksal bir durum ortaya çıkarmaktadır.
Nowadays, human security is a centrepiece of security policies. While some efforts have been made for forming a conceptual frame of the subject in the academic and international arena; at the same time some designs are planned on how the human security will be ensured. On the other side, defence mechanisms of the states gain extensity and activation while types of threats aimed at human security, states and individuals change and increase. Especially in the fight against terrorism, state under the obligation of guarding its individuals both guards its citizens, that is, prevents threats aimed at human security and at the same time may break some freedoms.