Makale özeti ve diğer detaylar.
1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasından bu yana geçen altmış yıllık süre boyunca, Çinli tarihçiler ve uluslararası ilişkiler uzmanları Türkiye ile ilgili çeşitli çalışmalarda bulunmuştur. Bu çalışmaların büyük bir çoğunluğu Çin'in reform ve açılım politikalarını benimsediği 1978 tarihinden sonrasına denk gelir. Son 30 yılda Çinli bilim adamları Türkiye araştırmaları alanında bir hayli ilerleme kaydetmiştir. Türk ulusal burjuvazisinin bir değerlendirmeye tabi tutulması ve üstlendikleri tarihî rolün gözden geçirilmesiyle yola çıkan Çinli akademik çevreler ilgi alanlarını daha da genişleterek Türkiye'deki ulusal hareketten Türk modernleşmesi tecrübesine, Türk politikasında ordunun rolünden Kürt meselesine, İslamcılığın yeniden doğuşundan Çin-Türkiye ilişkilerine kadar birçok konuda kalem oynatır olmuştur. Ancak, genel olarak konuşmak gerekirse, şu ana dek Çin'de gerçekleştirilen Türkiye çalışmaları henüz tatmin edici, normal bir seviyeye ulaşmamıştır. Bu konuda derhal çözülmesi gereken birçok önemli mesele vardır, bunlar arasında birincil kaynaklardan faydalanan çalışmaların yokluğu, Batılı ve Türk bilim insanları tarafından yazılmış olan mükemmel eserlerin çevrilmemiş olması ve araştırmalarda orijinal açıların yakalanmaması sayılabilir.
In the past sixty years since the People's Republic of China (P.R.C.) was founded in 1949, Chinese scholars of history and international politics have focused on the field of Turkish studies. Most of this research was carried out after China adopted the reform and the opening-up policies in 1978. Compared to what was accomplished in the thirty years before 1978, Chinese scholars have made great progress in Turkish studies in the past thirty years. Beginning with a reevaluation and reaffirmation of the historical role of the Turkish national bourgeois, Chinese academic community has expanded their interests from the Turkish national movement to the experiences of modernization in Turkey, from the military's role in Turkish politics to the Kurdish issue, from Islamic revival to the relationship between China and Turkey, and so on. However, generally speaking, the state of Turkish studies in China has not yet reached a competent academic level. On the contrary, it suffers from several vital problems, such as the absence of studies based on first-hand sources, the lack of translations from western and Turkish works, and the shortage of original research, all of which need to be urgently addressed.