Makale özeti ve diğer detaylar.
This article provides a general review and analysis of the Bulgarian scholarship in the field of Ottoman cultural history, and Ottoman written culture in particular. The author outlines three major periods in the development of Bulgarian historiography: 1) the period between the 1877-78 Ottoman-Russian war and the beginning of the communist regime in the late 1940s when the nationalistic approach to history prevailed; 2) the communist regime between late 1940s and late 1980s, when the nationalistic approach was intermingled with the ideological one; 3) from early 1990s up to the present, when ideological chains were broken and the nationalistic approach abandoned. The author emphasizes that the Bulgarian scholars tend, on the one hand, to consider the local Ottoman and Muslim culture more or less a specific Balkan (peripheral) version of the high imperial culture developed in the leading Ottoman centers with a lot of sub-variants on local level; and, on the other hand, to restrict the scope of research to a given particular topic (provincial Ottoman libraries and their survived collections, for instance), neglecting their relation to and correlation with other Ottoman cultural and social institutions such as the Ottoman theological schools (medrese) and their curriculum. Both approaches could lead to overestimation of the local specifics and a misunderstanding of the relation between the so-called high culture and low culture. The author draws the conclusion that previous and current Bulgarian scholarship in the field of Ottoman written culture in Bulgaria has contributed to a better understanding of Ottoman and Muslim cultures in Bulgaria.
Makale Osmanlı kültür tarihi, bilhassa Osmanlı yazılı kültürü sahasındaki Bulgarca çalışmalar hakkında genel bir eleştiri ve tahlil ortaya koymaktadır. Yazar, Bulgar tarihyazımının gelişiminde üç ana dönemin varlığını belirtir: 1) 1877-78 yıllarındaki Osmanlı-Rus Savaşı ile komünist rejimin başladığı 1940'ların sonu arasında, milliyetçi yaklaşımının hâkim olduğu dönem; 2) 1940'ların sonu ile 1980'lerin sonu arasında, milliyetçi yaklaşımın ideolojik olanla iç içe geçtiği komünist rejim; 3) İdeolojik zincirlerin kırıldığı, milliyetçi yaklaşımın terk edildiği 1990'ların başından günümüze kadar gelen dönem. Yazar, Bulgar akademisyenlerdeki iki eğilime vurgu yapmaktadır: Bir yandan yerel Osmanlı, Müslüman kültürü, Osmanlı'nın önemli merkezlerinde gelişen, yerel düzeyde birçok alt-varyanta sahip yüksek emperyal kültürün Balkanlar'a özgü (periferik) bir versiyonu olarak ele alma; diğer yandan da ele alınan araştırma konusunu (mesela, taşradaki Osmanlı kütüphaneleri ile sağlam kalan koleksiyonları), Osmanlı ilahiyat okulları (medrese) ve müfredatları gibi farklı Osmanlı kültürel, toplumsal kurumlarıyla olan ilgi ve uyumlarını yadsıyarak, belirli bir alanla sınırlama. Bu yaklaşımlar yerel özelliklerin fazla abartılmasına veya yüksek ve aşağı denilen kültürler arasındaki ilişkinin yanlış anlaşılmasına yol açmaktadır. Yazar sonuç olarak, Bulgaristan'da Osmanlı yazılı kültürü sahasında yapılan eski ve yeni Bulgarca araştırmaların Bulgaristan'daki Osmanlı, Müslüman kültürünün daha iyi anlaşılmasına katkı yaptığını söylemektedir.