Makale özeti ve diğer detaylar.
İdareler çeşitli kamu hizmetlerini yerine getirirken bizzat kendi personel ve maddi olanaklarından yararlanabileceği gibi hizmeti bir özel kişiye ya da özel hukuk tüzel kişisine de gördürebilir. Bu ikinci yol tercih edildiğinde, hizmetin ifası genelde sözleşmeler akdetmek suretiyle gerçekleştirilir. Bu sözleşmeler ise kendi içinde idari sözleşmeler ve idarenin özel hukuk sözleşmeleri olmak üzere ikiye ayrılır. Kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesine ilişkin idarenin taraf olduğu bir sözleşme ile karşılaşıldığında, bunun idari sözleşme mi yoksa idare-nin özel hukuk sözleşmesi mi olduğunu tespit etmek için çeşitli kriterlere ihtiyaç duyulmaktadır. Sözleşmelerin nitelendirilmesindeki kriterler icra safhasında ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak norm açısından önem arz eder. Eğer bir sözleşme idari sözleşme olarak nitelendirilmişse idari yargının, özel hukuk sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise bu defa adli yargının görevli olduğu kabul edilmektedir. Bu çalışmanın konusunu da yargısal içtihat-lar yoluyla oluşturulan bu kriterlerin irdelenmesi ile sözleşmeye ilişkin kriterle-rin yasama organı tasarruflarıyla belirlenmesi karşısında, Danıştay içtihatlarının tartışılması oluşturmaktadır.