Makale özeti ve diğer detaylar.
Grev hakkı Türk hukukuna ilk defa 1961 Anayasası ile girmiştir. Bu suretle de grev anayasal bir hak olarak getirilmiştir. Grev anayasal bir hak olarak getirilmiş olması-na karşın, sınırsız bir hak da değildir. Hak olarak getirilip güvence altına alınırken bir taraftan da birtakım yasaklamalara ve sınırlamalara tabi tutulmuştur. Grevin yasaklanmasına ve ertelenmesine ilişkin olarak Anayasa'da düzenlenen esaslar çer-çevesinde 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununda birtakım düzenlemeler getirilmiştir. Anayasa'nın ve 2822 sayılı Kanun'un dışında grev hak-kının kullanımı hukukumuzda başka kanunlarla da sınırlandırılmıştır. 2822 sayılı Kanun bakımından kanuna uygun olarak alınmış bir grev kararının, ka-nunda öngörülen koşullara uyularak uygulamaya konulması halinde yasal grevden söz edilir. Kanundaki usule uygun olarak alınmış bir grev kararının uygulanabilmesi için, söz konusu kararın uygulanmasına engel bir yasağın bulunmaması gerekir. Nitekim grevin uygulanmasına ilişkin diğer koşullar bulunsa dahi grev yasağının bulunması halinde yasağa rağmen grevin uygulanması mümkün değildir. Aksi tak-tirde kanun dışı grevden söz edilir. Bu sebeple hukukumuzda grev hakkını sınırlan-dıran grev yasakları önemli bir yer tutmaktadır. Grevin uygulanmasını engelleyen yasaklar sürekli ve geçici yasaklardır. Bunun dışında Bakanlar Kurulunca grevin ertelenmesine karar verilmesi ya da grev oylaması sonucunda grevin uygulanmaması neticesinin doğması halinde de grev hakkının sınırlandırılması söz konusu olacaktır.
The right for strike was first introduced in the Turkish laws through 1961 Constitution. Thus it became a constitutional right. Although strike has become a constitutional right, it is not a limitless right at all. While it is deemed to be a right and thus secured, it is subject to several restrictions and limitations, on the other hand. The Collective Labor Agreement Strike and Lockout Law numbered 2822 was regulated within the framework of the procedural basis in the Constitution regarding the prohibition and suspension of the strike. The use of right to go on strike is limited in the laws other than the Constitution and the law numbered 2822. In case any decision to go on strike taken in accordance with the pertinent laws is put into exercise as per the conditions stipulated in such laws, then a legal strike can be mentioned. To exercise the any decision to go on strike taken in accordance with the procedures stipulated in the law, there should not be any prohibition which may prevent the use of the right. As a matter of fact, even the stipulated provisions are satisfied in using this specific right, if there exist any prohibition, it is not possible to enjoy the right to go on strike despite such a prohibition. Otherwise, an illegal strike must be mentioned. Therefore, the prohibitions on strike which restrict the use of the right have substantial importance. The prohibitions which may prevent the use of the right to go on strike are temporary and continual prohibitions. The right for going on strike may be restricted through the decision taken by the Council of Ministers to postpone the strike or the consequences which may give way to make disuse of the right to go on strike as per the polls for strike.