Makale özeti ve diğer detaylar.
Modern kent yaşantısı temelde planlı bir kentleşmeye dayanır. Hızlı nüfus artışı ve kente göç oranının süratle artması ve yerleşim alanlarının sınırlı olması planlı kentleşmeyi zorunluluk haline getirmiştir. Ġmar mevzuatı bakımından planlı kentleşmede bir zorunluluk arz etmektedir. Nüfusu belirli bir sayıya ulaşan her yerleşim biriminde imar planlarının yapılması mecburidir. Ġmar planı; belde halkının sosyal ve kültürel gereksinimlerini karşılamayı, sağlıklı ve güvenli bir çevre oluşturmayı, yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen ve bu amaçla beldenin ekonomik, demografik, sosyal, kültürel, tarihsel, fiziksel özelliklerine ilişkin araştırmalara ve verilere dayalı olarak hazırlanan, kentsel yerleşme ve gelişme eğilimlerini alternatif çözümler oluşturmak suretiyle belirleyen, arazi kullanımı, koruma, kısıtlama kararları, örgütlenme ve uygulama ilkelerini içeren pafta, rapor ve notlardan oluşan belgedir. Ancak değişen şartlarla birlikte kamu yararı-nın zorunlu kıldığı durumlarda imar planlarında değişiklik gündeme gelebilir. Mevcut plan kararlarında yer alan yapı nizamı, kat adedi vb. unsurlarda yapıla-cak her değişiklik daha önceki planda bulunan yapı esaslarına göre yatırımını planlayan ve buna göre ruhsat alıp, yapıya başlayan bireylerin haklarını etkile-yecektir. Bu durumda bireylerin plan değişikliklerinden doğacak olumsuz du-rumlardan etkilenmemeleri ve haklarının korunması için kazanılmış haklar ilkesi gündeme gelecektir. Konuya ilişkin yargı kararlarına bakıldığında, imar mevzuatı açısından kazanıl-mış hak ilkesinin Danıştay tarafından oldukça kontrollü bir şekilde tanındığı ve her olayın özelliğine göre konunun değerlendirildiği görülmektedir. Bununla birlikte, idari yargı kararlarında imar mevzuatı kapsamında kazanılmış hak ilkesi oldukça dar yorumlanmakta ve tespit tarihindeki fiziki durum itibariyle kabul görmektedir. Bireylerin idarenin almış olduğu kararlardan doğan haklı beklenti-leri genellikle yargı makamları tarafından kabul görmemektedir. Oysa bireylerin yapı hakları üzerindeki haklı beklentileri de dikkate alınarak, kazanılmış hakkın tespitinde sadece inşaatın fiziki durumu esas alınmaktan ziyade, bireylerin mev-cut imar planlarına göre yapı haklarını kullanarak imar durumunu alıp, projelerini onaylatarak inşaat ruhsatlarını aldıkları tarihteki yapı haklarının, kazanılmış hak ilkesi bağlamında kabul görmesi gerekmektedir.
Modern urban life essentially depends on planned urbanization. The increase in human population and immigration to the cities and limits of urban land resulted in urban planning. Because of this urban planning is obligatory in terms of development regulations when the population of an urban area reaches to the number determined by development law. Development plan aims to provide social and cultural necessities of urban population, and creates healthy and safety environment, and increases quality of urban life. It is based on reseraches and data including economic, demographic, social, cultural, historical and psyhical characteristics of concerning urban area. It is also consists of solutions for urban location ad development trends, and decisions about using urban lands and urban conservation and limitation, and principles of organization and implementation, and reports and notes. Development plan is not static document. It may be changed if there is public interest. But this change affects the building rights of citizens. For instance, the number of building floors can be changed by new development plan and this troubles the owners of buildings. In order to overcome these problems the concept of vested interests has been developed in law. When we look at the decisions of courts we can say that the principle of vested interests in terms of development regulations is accepted reservedly and evaluated in each case differently by the State of Council. It is interpreted narrowly by the decisions of administrative jurisdictions and the level of psyhical conditions of buildings is accepted as a basis for their decisions. The fair expectations of citizens coming from building permissions taken before are not taken into consideration by jurisdiction agencies. However, this attitute of jurisdiction agencies may give up and they can judge under the principle of vested interests and take into consideration the conditions of building before development plan changes. If the principle of vested interests is valid, for instance, the building rights of owners of building will be protected by the decisions of courts.