Makaleler     Dergiler     Kitaplar    

Türkiye Adalet Akademisi Dergisi

Yıl 2012 , Cilt 1 , Sayı 9

Makale özeti ve diğer detaylar.

Makale özeti
Başlık :

Ceza muhakemesinde ispat sorunu

Yazarlar :
Yazar kurumları :
Adalet Bakanlığı Tetkik Hâkimi 1
Görüntülenme :
895
DOI :
Özet Türkçe :

Tarih boyunca devletler, bir takım kurallar çerçevesinde failleri yargılamışlar ve suç teşkil eden fiillerin failler tarafından işlendiği sonucuna varıldığında, fail çeşitli şekillerde cezalandırılmış, işlenmediği anlaşıldığında da failler beraat etmişlerdir. Bir suç işlendiği iddia edildiğinde, sanık da suçu işlemediğini ileri sürerse, iddiacı mı iddiasını ispat edecek, yoksa savunma mı savunmasını iddia edecektir? Roma hukukunda birinci çözüm şekli geçerliydi; iddiacı, sanığın suçluluğunu ispat etmeliydi. Buna mukabil, Ortaçağ Avrupasında ikinci çözüm şekli geçerliydi; yani sanık kendini temize çıkarmak durumundaydı. Ceza muhakemesinin amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasında taraflar etkin bir rol oynamaktadır. Maddi gerçek, bir bakış açısı olduğu için nispidir. Taraflar doğal olarak, kendileri üzerinde asıl ve nihai etkiyi doğuracak mahkemenin bakış açısını etkilemeye çalışarak, kendi menfaatlerine uygun bir maddi gerçeği benimsemesi için yargılama makamını etkilemeye çalışacaklardır1. Yargı mercii ise, bu farklı bakış açılarını tahlil ederek işin aslını ortaya koyacaktır. Buna göre maddi gerçeğin farklı ceza muhakemesi süjeleriyle birlikte çözümlendiği, bu görüşler sonucunda bir sentezin ortaya çıktığı söylenebilir. Kural olarak, hiçbir delil hâkimi bağlamaz. Hâkimin duruşmaya getirilip tartışılan delillere göre kararını vermesi gerekir. Hâkimin vicdani kanaati ancak bu şekilde tarafları ikna edecek bir boyuta ulaşabilecektir2. Bu makalede, ceza muhakemesi sistemimizde "ispat sorunun" nasıl ele alındığı irdelenecektir. Bir başka deyişle, hakim neye göre "evet, sanık bu s uçu işlemiştir veya işlememiştir" diyerek karar vermektedir. İspat sorunu bir yandan, masumiyet karinesi ve şüpheden sanık yararlanır ilkesiyle yakından ilişkilidir. Öte yandan, ispat aracı olan deliller ve delil yasakları kavramları da konuyla ilgilidir. Ancak, deliller hukuku ve delil yasakları konusu sadece ana hatlarıyla çalışmaya dahil edilmiştir.

Özet İngilizce :

Throughout history, governments tried the perpetrators within the framework of a set of rules, when they allegedly committed acts deemed as a crime. When they found them guilty they were punished, otherwise they were acquitted. When a crime allegedly committed, if the suspect argues he has not committed the crime, will claimant prove his claim or will the suspect prove his defence? The first solution, in which the claimant had to prove that the suspect is guilty, was valid in Roman Law. Conversely, the second solution was valid in Medieval Europe, in other words, the suspect himself had to prove his innocence. The parties play an important role to find out substantial fact which is aim of criminal procedure law. Substantial fact is a respective issue as it is matter of view. Parties naturally endeavour to persuade court to adopt the substantial fact which is in favour of their own interest. The court shall analyze those different approaches and reach a final conclusion. Thus, it can be claimed that substantial fact appears as a result of different parties' discussions. As a rule no evidence is binding for judges. Judges are obliged to render their judgements according to the evidence which are discussed at hearings This article will examine how our criminal procedure law system deals with "the problem of proof". In other words, according to what judge decides "yes, the suspect committed the crime or not". The problem of proof, is closely related to the principles of presumption of innocence and in dubio pro reo. as well as means of evidence and concept of prohibition of evidence.. However, only the main lines of the prohibition of evidence are included in the study.

Tam metin (Türkçe) :
Paylaş :
Benzer Makaleler
Yorum Yap
  • Adınız :
  • Güvenlik Kodu :
  • Yorum :