Makale özeti ve diğer detaylar.
Türkiye’de tesettür tartışmaları sadece yakın tarihin sorunu değildir. Hemen hemen Türk modernleşme tarihi ile yaşıt bir maziye sahip bu mesele, çeşitli vesilelerle yaklaşık yüz elli yıldır zaman zaman Türk insanının gündemine gelmektedir. Batılılaşma adı altında Türk toplumunu modernleştirme çabaları içindeki hedeflerden biri de, kadınların sosyal hayata kazandırılması, eğitim ve kültür seviyelerinin yükseltilmesidir. Bu bağlamda Tanzimat’tan itibaren dar alanda başlayan tartışmalar, II. Meşrutiyet’in hür ortamıyla her platformda gündeme gelmeye başlamıştır. Söz konusu tartışmaları ortaya koymak, tesettür sorununun tarihî sürecini bilmek ve meseleyi sağlam bir zeminde ele alarak daha iyi kavramak açısından önem kazanmaktadır. Zira kadının toplumsal hayata katılması ve bunun araçlarından biri olarak görülen tesettür meselesi Osmanlı Devleti’nde ve Türkiye’de modernleşme taraftarlarının karşılaştığı sorunları anlamak açısından da ufuk açıcı ipuçları sunmaktadır. Sonuçta modernleşme başlangıç itibarıyla bilim-teknikle sınırlandırılabilir bir girişim olarak görülse de ilerleyen aşamada dini ve kültürel alanın bu çabalar karşısındaki konumu da ister istemez tartışmanın odağına yerleşmiştir. İşte bu noktada ortaya çıkan gerilim modernleşme çabalarının tarihi diyalektiğini oluşturmuştur. Kendisini kadın ve kadın kıyafeti üzerinden ifade eden, modernleşme ile dini ve kültürel korumacılık, kadınların toplum hayatına katılma sürecinde yaşanılanları yozlaşma-çağdaşlaşma çelişkisi çerçevesinde ele almıştır. Mesele kısa sürede en güçlü boyutunu dinin oluşturduğu bir tartışma zeminine kaymıştır. Bu nedenle bir boyutu kadının giyim-kuşam alışkanlıkları ve bunun değiştirilmesi ile ilgili bir tartışma olan tesettür konusu, diğer boyutuyla dinin toplum hayatına yön verici özelliği ile ilgili XX. yüzyıl başları için oldukça radikal bir tartışmanın ipuçlarını içermektedir. Konunun tarafları II. Meşrutiyet döneminde netleşmiş ve düşüncelerini çeşitli yayın organlarında ifade etmişlerdir. Bu yazıda ağırlıklı olarak II. Meşrutiyet döneminde “kadın ve tesettür” meselesinin Batıcı, İslamcı ve Türkçü aydınlar tarafından nasıl yorumlandığı üzerinde durulmaktadır.