Makale özeti ve diğer detaylar.
Recaizade Ekrem’in Talim-i Edebiyat adlı kitabı, 19 yüzyılın son çeyreğinde Türk edebiyatına yön vermiş önemli bir kuramsal çalışmadır. Recaizade Mahmut Ekrem’in Mekteb-i Mülkiye’de verdiği derslerin notlarından oluşan kitap, 1882’deki basımını müteakip, bir yandan modern edebiyat yanlısı edipler üzerinde etkili olurken öte yandan muhafazakâr edebiyat taraftarlarının da tepkisini çekmiş, bu bağlamda tartışmalara yol açmıştır. Talim-i Edebiyat, modern edebiyat kuramı ile geleneksel belâgati harmanlayan bir anlayışla yazılmıştır.Dört bölümden oluşan eserin ilk iki bölümü yenilikçi bilgiler içerirken diğer iki bölümü Klâsik Türk edebiyatından tevarüs eden söz ve anlam tekniklerini kapsar. Eserin sonunda bir de “hatime” vardır. Bir sonsöz olarak görülebilecek bu kısımda R. Ekrem, eserinin Arap belâgatinden uzak, Türkçenin imkânlarıyla yazılmış metinlerden hareketle, kendi dilimize özgü bir kuramsal çalışma yaptığını vurgular. Recaizade Mahmut Ekrem, “hatime”de yedi maddede topladığı görüşlerini ortaya koymuştur. Bunlar, Türkçeyi Arapça ve Farsçaya karşı gözeten, ön plâna çıkarmaya çalışan bir tutumuyansıtır. Recaizade Mahmut Ekrem burada ayrıca “millî edebiyat” sözünü kullanır. Bu, şimdiye kadar edebiyat tarihimizde en erken 1897’de kullanıldığı bilinen bu sözün ilk kullanım tarihini onbeş yıl daha geriye çekmektedir. Ayrıca, 1911 yılında Yeni Lisan mensuplarının düzenlediği bir anketteki soruların niteliği ile “hatime”deki sorular arasında da büyük bir uyum bulunmaktadır. “Hatime”, barındırdığı görüşler bakımından önemli bir belge olmasına rağmen akademik çalışmalarda hemen hiç anılmamıştır. Bu makalede, Talim-i Edebiyat’taki “hatime”nin edebiyat tarihimizdeki yeri vurgulanmaya çalışılmış, ayrıca Latin harfli metni verilmiştir.
Recaizade Ekrem’s book called Talim-i Edebiyat is an important theoretical study which has given direction to Turkish literature in the last quarter of the 19th century. The book, which is composed of the notes of the courses Recaizade Mahmut Ekrem gave in Mekteb-i Mülkiye, following its publication in 1882, had an impact on modern literature follower litterateurs on one hand, received the reaction of the conservative supporters of literature on the other, and in this context, led to controversy. Talim-i Edebiyat has been written with an approach that blends modern literary theory with traditional eloquence. The first two parts of the work, which consists of four sections, contain innovative information while the other two parts covers techniques of speech and meaning inherited from Classical Turkish literature. There is also an “epilogue” at the end of the work. In this section, which can be seen as an afterword, Recaizade Mahmut Ekrem emphasizes that his work is far from Arab rhetoric and that he has done a theoretical study specific to our own language based on texts written in resources of Turkish. Recaizade Mahmut Ekrem has revealed his views he has collected in seven subjects in the “epilogue”. These reflect an attitude that tries to forefront and protects Turkish against Arabic and Persian languages. Recaizade Mahmut Ekrem also uses the word “national literature” here. This draws the date of frst use of this word, which is known to be used in 1897 at the earliest in our literature history so far, fifteen years back. In addition, there is a great fit between the quality of the questions in a questionnaire organized by members of Yeni Lisan and the questions in the “epilogue”. Although it is an important document in terms of opinions it contains, “epilogue” has hardly been mentioned in academic studies. In this article, significance of the “epilogue” in Talim-i Edebiyat in the history of our literature is tried to be emphasized, and additionally its Latin script text is presented.