Makale özeti ve diğer detaylar.
Bu makalede tasavvufî çevrelerde ve Anadolu İslâm kültüründe önemli bir konuma sahip olan sûfî şair ve düşünür Mevlânâ Celâleddîn er-Rûmî’nin (ö. H.672/M.1273) ilâhî sıfat anlayışı, kelâmcıların görüşleriyle kıyaslanarak incelenmiştir. Allah’a inanılmasını isteyen Kur'an’ın, Allah’ın varlığından ve O’nun varlığı ile ilgili konulardan bahsetmesi beklenecek bir durumdur. Her ne kadar ilâhî isimleri ön plana çıkarıp teorik detayları bir kenara bıraksa da, Tanrı’nın nitelikleri Kur'an’ın ilgi sahası içerisinde yer alır. Kelâmcılar bu nasları Yunan felsefesinin desteğiyle rasyonel olarak ayrıntılama ve sistemleştirme yoluna gitmişlerdir. Aralarında Mevlânâ da olmak üzere sûfîler ise Tanrı hakkında elde edilebilecek bilgiyi ruhsal arınmanın ortaya koyduğu keşfe, ilhama, yani dinî tecrübeye indirgerler. Her iki ekolün arasındaki ayrılığın özünü de bu metot farklılığı oluşturmaktadır. Bilindiği üzere, Sünnî kelâmın ilâhî sıfat anlayışı, zatla sıfatları aynı gören Mu’tezilî kelâmın antitezidir. Sünnî tez, Allah’ın sıfatlara hakiki anlamda sahip olması, bu sıfatların da O’nun zatının ne aynı ne de gayrı olduğu şeklinde özetlenebilir. Çalışmamızın konusu olan Mevlânâ’nın ilâhî sıfatlara ilişkin görüşleri, bariz biçimde Sünnî kelâm ile uyumludur. Allah’a “nefsî, selbî, subûtî, fiilî ve haberî” sıfatlar izafe eden düşünür, bu görüşlerini daha çok şiirler içerisinde sistemsiz biçimde vermekte ve teorik detaylara girmemektedir. Fakat Sünnî kelâmcılarla olan mutabakat, Mevlânâ’nın sıfat anlayışının sadece bir yönünü ifade eder. Çünkü Mevlânâ, en başta “varlık ve bilgi” anlayışları olmak üzere, tasavvufî düşünce ile kelâmî düşüncenin ayrıştığı noktalarda, tercihini tasavvufî paradigmadan yana kullanmakta ve bunu ürettiği tüm pratik ve teorik sonuçlara yansıtmaktadır.
In this article we study Mawlânâ Jalâl al-Dîn al-Rûmî’s (d. A.H.672/A.D.1273) approach to the divine attributes, who is a poet and thinker has an important place in sufistic circles and Anatolian Islamic culture, by comparison with the Theologians’ views. It is expected that Qur'ân which calls for believing in God, speaks of His existence, and of topics related to His existence. Even though Qur'ân gives prominence for divine names and puts the theoretical details aside, God’s attributes take place in its field of interest. Muslim theologians detailed those religious texts and systematized rationally with Greek Philosophy’s support. Muslim mystics, including Mawlânâ, reduce the obtainable knowledge about God to vision and inspiration, that is religious experience, exposed by the spiritual purity. This methodical difference constitutes essence of separation between the two schools. As is known, Sunni theology’s concept of divine attribute is an antithesis of Mu’tazilite theology seeing God’s essence the same of His attributes. Sunni thesis can be summarized in such a way that God has attributes veritably and those attributes neither are identical with His essence, nor are they different from it. Mawlânâ’s views on the divine attributes, as the subject of our article, are clearly compatible with the Sunni Islamic theology. The thinker attributing “the essential (nafsî), negative, positive, actual and textual” attributes to God presents his ideas mostly within the poems unsystematically but never goes into theoretical details. But Mawlânâ’s agreement with the theologians expresses the only one side of his concept of attributes. For Mawlânâ makes his selection for the sufistic thought at the points that the sufistic thought differs from the theological thoughts, especially on being and knowledge, and reflects it to all the practical and theoretical conclusions he drew.