Makale özeti ve diğer detaylar.
İnsan ruhunun karanlık ve bilinmeyen bir parçası olan ve Jung’un tanımıyla ortak bilinçaltında yatıp bize çok derinlerden seslenen ruhsal davranış biçimleri olan arketipler edebi eserlerin pek çoğunun temelinde yer aldığı gibi türkülerde de derin olarak hissedilir. Gurbet türküleri; sevdiklerinden, daha önce yaşadığı mekânlardan, alışkınlıklarından uzakta kalan gurbetçinin ve onun arkasında bıraktıklarının ruh halini yansıtması bakımından bilinçaltının dışavurumu olarak değerlendirebilir. Gurbetin yarattığı ayrılık ve özlemin yanı sıra sosyolojik, ekonomik ve diğer çeşitli zorluklarla baskı altında alınıp bilinçaltına gönderilen türlü duyguların söze dökülmesiyle oluşan gurbet türküleri aynı zamanda bireyin kahramanlaşma sürecini anlatan yol hikâyelerini de bünyesinde barındırır. Campell tarafından “Ayrılma-Erginlenme-Dönüş” şeklinde basamaklandırılan bireyselleşme yolculuğu ekseninde türkü metinleri değerlendirildiğinde mitten masala, destandan halk hikâyesine kadar pek çok anlatı türünde görülen bu yolcuğun bir benzerine rastlanır. Bu benzerlik, uzun soluklu zaman veya mekân değişimine rağmen destan ya da masal zamanlarında ya da modern zamanlarda bireyin karşılaştığı duygu ve durumların aslında arketipsel olarak aynı olduğunu göstermektedir. Türküler taşıdığı sosyal ve estetik değerin yanında geçirdiği uzun yolculuk dolayısıyla bireyin ve toplumun mitik arka planına ışık tutar. Bu makale kapsamında insanoğlunun mitik yolculuğunda ona eşlik eden sosyal donanımlardan biri olarak türküler psikanalitik çözümleme yöntemiyle anlamlandırılmaya çalışılacaktır. Makalede, türkü metinlerinin kılavuzluğunda kahramanlık mitosuna uygun düşen psikanalitik ögeler üzerinde durulacak ve kahramanın ayrılık evresi ile başlayan ve karşılaştığı güçlüklerle mücadelesiyle devam eden mitik yolculuğun türkü formu üzerindeki izdüşümleri üzerinde tekliflerde bulunulacaktır.
Archetypes, which are a dark and unknown part of the human soul, and according Jung's description, which lie in the common subconscious, and which are spiritual forms of behaviors that call out to us from deep, are deeply felt in folk songs as well as in the basis of most literary works. Homesick songs; can be regarded as the manifestation of the subconscious as they reflect the mental state of those who have been away from their beloved ones, the places they used to live and their behaviors, and of the things they have left behind. Homesick songs that form with the verbalization of various feelings that have been suppressed and sent to subconscious as a result of separation created by homesickness and longing as well as sociological, economic and other various hardships, also contain journey stories that tell heroism of the individual. Evaluating folk song scripts in the context of individualization journey which is sequenced as “Separation-Maturation-Return”, the examples of journey that are seen from myth to story, from epic to folktales, are also seen in this genre. Despite long term changes in time and location, this similarity, however, shows that the feelings and situations that the individual encounters in epic or folktale times or in the modern times are actually archetypally same. Homesick songs shed lights on the mythic back ground of the individual and societies not only because of their aesthetic and social values but also because of the long journey they experienced. As one of the social equipments accompanying humankind in their epic journey, folk songs will be valued with psychoanalytic analysis technique. In the article, psychoanalytic elements that suit heroic myth under the guidance of folk song scripts will be emphasized. Proposals will be made regarding projections on folksong forms of the mythic journey starting with the separation phase and continues with struggles with the hardships the individual encounters.