Arapça "terceme" kelimesinden tercüme; "çeviri" demek olup ifadelerin bir dilden başka bir dile aktarılmasıdır. Toplumların birbirlerini tanımalarında, ilmî ve fikrî gelişmelerde köprü görevini yerine getirmiş bu faaliyet, kültürler arası etkileşimde önemli rol üstlenmiştir. Medeniyetler bir ülkeden diğerine daha çok tercüme yoluyla girer. Dînî-didaktik edebiyatın önemli bir parçası olan Attar'ın Mantıkut-Tayr'ı da edebiyatımıza tercüme yoluyla girmiştir. Tasavvufî öğretiyi allegorik bir dille, konu bütünlüğü içinde ele alan ve hikâyelerle halka indirgeyen bu eser, kaynak eser olma özelliği kazanmıştır. Mantıku't-Tayr'ın edebiyatımızda XIV. yüzyıldan başlayarak XVIII. yüzyıla kadar her yüzyılda tercümeleri ve benzerleri yazılmıştır. Gülşehrî‟nin Mantıku‟t-Tayr„ı (1317), Ali Şir Nevaî‟nin Lisânü‟t-tayr‟ı (1498/1499), İranlı Şemsî‟nin Deh Murg „u(1514), İbrahim Gülşenî‟nin Sîmurg-nâme‟si (d. 1533), Zaîfî‟nin Gülşen-i Sîmurg‟u (d. 1559), Ârifî Mehmed‟in Ravzatü‟t-Tevhîd‟i (d.1563), Kadıoğlu Şeyh Mehmed'in İnşirâhu‟s-Sadr'ı (1578) ,Şemseddin Sivâsî‟nin Gülşenâbâd‟ı (d. 1595) ve Fedâî Dede‟nin Mantıku‟l- Esrâr‟ı (d.1635) bu eserlerdendir. Bu çalışmada Mantıku‟t-Tayr tercümelerine farklı bir açıdan bakılmış,örneğe bağlı kalanlardan ziyade örnekten ayrılan şairlerin hangi çabalara giriştikleri,esere yeni bir düzen getirme ve eseri farklı açıdan yorumlama uğraşları irdelenmiştir.Örnekten isteyerek ayrılan şairlerin özellikle yardımcı hikâye seçimindeki tasarrufları konuyu dağıtmadan ele almada onlara avantaj sağlamıştır.Ayrıca temsili kahramanların çeşitliliği,eserin tertibi,farklı yorumlama tercihleri ve kişisel üslûp özellikleri örnekten uzaklaşmalarında hayli etkili olmuştur. Kahramanları bitkiler veya hayvanlar olsun, beyit sayısı az veya çok olsun, yardımcı hikâyeler ne derece farklı olursa olsun ana fikir ve konu bakımından bu eserler bir şekilde Attar'ın eserinden beslenmişler, söz konusu mesneviler şairlerin şairlikleri güç ve kudreti nispetinde olabildiğince orijinal olmayı başarabilmişlerdir.