Makale özeti ve diğer detaylar.
Bakü’de bugün İçeri Şeher adıyla anılan eski Bakü yerleşiminde küçük ölçeklerde inşa edilmiş çok sayıda mescit bulunmaktadır. Bu makalede Selçuklular’ın Anadolu dışında Azerbaycan Bakü’de bıraktığı maddi kültür izlerinden en erken tarihli iki örnek ele alınmıştır. Çalışmada Türk dünyasında az bilinen bu iki eserin tarih, bani, plân, mimari ve bezeme gibi yönleriyle ayrıntılı biçimde ele alınması amaç edinilmiştir. Bu sebeple Bakü ve çevresindeki yapılarda: gerekli ölçümler, teknik çizimler ve fotoğraflama işlemleri yapılmıştır. Bunun ardından Bakü Berpa Arşivi’nde, Ahundov Kütüphanesi’nde ve Türkiye kütüphanelerinde kaynak araştırmaları ile çalışma tamamlanmıştır1. Türkler Anadolu’yu iskân edinmeleri ile başlattıkları süreçte elde ettikleri siyasi/askeri başarılarının yanında; belleklerinde getirdikleri estetik hissi, mimari anlayışı ve sanat biçimlerini de yeni yurtlarında uygulamışlardır. Bu hareketlilik boyunca geçtikleri güzergahlarda meydana getirdikleri kentlerde bıraktıkları izlerden, Anadolu öncesindeki kültürel mirasın örneklerini bulmak mümkündür. Her iki yapının da Selçuklular’dan günümüze ulaşabilmiş en erken tarihli iki eser olması Türk mimarisindeki gelişimin izlenmesi bakımından önemlidir. Selçuklular’ın Bakü’ye gelmesinden sonra inşa edilen ilk yapı olan Sınıg Gala Mescidi statik problemleri olan, sert kaba görüntülü ve yapıdan bağımsız büyük minaresiyle dikkat çekmektedir. Aşur Mescidi ise, çift katlı cephe düzenlemesi ve harimi bölen bezemeli destek kemeriyle az daha gelişmiş mimari arayışın bir ürünüdür. Ancak her iki kübik yapıda göze çarpan kusur; ağır, basık/karanlık başarısız bir mekan uygulamasıdır. Sonuç olarak, küçük ölçekli yapılar olmalarına rağmen Türk sanatı açısından bir yenilik getirmemekle birlikte; mimari çizginin izlenmesi bakımından önemlidir.
Today, there are a great many of small scaled masjıds in old Baku, which is called today İçeri Şeher (The Inland City). In this paper, the earliest two cultural material samples of Seljuks in Azerbajcan as well as Anatolia are depicted. In the study, the main aim is the investigation of these two works, which are little known in Turkish world, in some points of view such as their history, contractors, designs, architectures and ornament. For this reason, in a number of buildings in Bakuand around it, some procedures were performed such as required measures, technical drawings, and photographing. After that, the study was completed with source inquiries in the Archives of Baku Berpa, Ahundov Library along with a number of Turkish libaries. Consequently, in their new homelands too, Turks tended to apply the aesthetical values, architectural approach and artistic motives which they brought in their mind togetheras well as remarkable political achievements which they obtained by housing Anatolia. Therefore, it is highly probable to come accross such samples of pre-Anatolian cultural heritage in the cities they built or on the routes they passed through during this mobility. Both of the buildings are considered remarkable in that they are the earliest samples from Seljuks which have remained until today, making it available us to track down the developments in Turkish architecture. Sınıg Gala Masjid, the first small built after Turks' arriving in Baku, is still found remarkable since it has statical problems as well as its slipshod appearance and its huge minarets that is independently built from the main building. As for the Ashur Masjids, with its two storey facade and embellished supporting arch seperating the inside, it is undoubtedly a work of a less-developed architectural style establishment of the period. However, the most considerable drawback in both of the vaulted buildings is the practise of gloomy, dim and failedlocations. As a result, even though they are small scaled buildings, they don't raise anything new, they are both important in order to closely trail the architectural line of the period.