Makale özeti ve diğer detaylar.
Asya ile Avrupa arasında bir köprü oluşturan Kafkasya'nın güneyinde bulunan Gürcistan coğrafyası, stratejik konumu sebebiyle tarihin her döneminde istilalara maruz kalmıştır. Miladî IV. asırda Hıristiyanlık ile tanışan Gürcüler, VII. asırda da Müslüman Araplarla karşılaşmışlardır. Daha sonra Arap-Bizans-Sasani mücadelelerinin yaşandığı Gürcistan coğrafyasında Selçuklu hâkimiyeti başlamış, 11. yüzyılda Kraliçe Tama¬ra devrindeki bağımsızlıktan sonra Atabeyler ve Harzemşahların akınları¬na maruz kalmıştır. Ardından Moğolların geldiği Gürcistan coğrafyası daha sonra Timur'un saldırılarına ve en sonunda da 16. yüzyılda Osmanlı akınlarına sahne olacaktır. Safevi Devleti'nin kurulup güçlenmesinin ardından ise bölgeye Safevi taarruzları olacak ve Safeviler Gürcistan'da mutlak hâkimiyet kurmak isteyeceklerdir. Biz, bu makalede işte bu taarruzların en sık yaşandığı Şah Abbas (1587-1629) devrindeki Safevi-Gür¬cü münasebetlerini anlatmaya çalışacağız.
Forming a bridge between Asia and Europe in the south Caucasus, Georgia, geography, due to its strategic location in every period of history has been subject to invasions. Georgians met with Christianity in the IV. century. After that they have faced the Muslim Arabs in the VIII. century. Later, the Arab-Byzantine-Sassanid has experienced the struggles. After that, the geography of Georgia started the Seljuk rule. After the indepen¬dence era of Queen Tamara (1184-1213) in the XI. Century, Georgia has been subject to raids by Atabegs and Khorezmshahs. Then the Mongols came to Georgia. Later, Geography of Georgia has been subject to attacks by Timur. Finally, in the XVI. Century, the region will be the scene of the Ottoman invasions. Following the strengthening of the Safavid Empire, they wanted to set up an absolute sovereignty in Georgia. In this article, we will try to explain the Safavid-Georgian relations in the Shah Abbas (1587-1629) era which the attacks were experiencing the most.