Makale özeti ve diğer detaylar.
Tarihten günümüze, iktidar erkini, otoriteyi elinde bulunduran, bir diğer deyişle; yönetilenler hakkında karar veren, onların uymak zorunda olduğu yasaları belirleyen; kişi-ler, kurum veya kuruluşlar, bu erki kullanırken, yönetilenlerin; değer yargılarını, yaşam tarzlarını, kaygılarını, sosyo-kültürel ihtiyaçlarını kısaca; ilgili kitleye, devlet-toplum olma özelliği kazandıran bütün dinamikleri, göz önünde bulundurmak, siyasi kararların, üretilecek çıktıların merkezine, gerçek anlamda toplumu yerleştirmek, şüphesiz uzun soluklu siyasi başarılar ve bunun yanı sıra, insan içkin onuruna yakışan, ahlaki bir siyaset anlayışının da her an var olmasını sağlayacaktır. Böyle bir sonuca varmak için, yönetim anlayışında, ahlak kurallarının uygulanıp uygulanmaması, önem derecesi yüksek bir belirleyici ölçüt olmuştur. Nitekim kişiliğini, benliğini, özünü ve iradesini denetleyemeyen ve idare edemeyenler, idaresine talip oldukları toplumları ve memleketleri de idare edemezler çünkü ahlak insanın kendisini idare etme sanatı ise siyaset de toplumu idare etme sanatı olarak tanımlanabilir