Makale özeti ve diğer detaylar.
IX – XV yüzyıllarda Orta Asyanın kültürel gelişme seviyesi Batı Avrupa ülkelerinden üstün olup, bu devrin Türk halkları için Uyanış Çağı olduğu tarihten malumdur. Özellikle X – XII yüzyıllarda Orta Asya ile Kazakistan halklarının dili ve edebiyatının büyük çapta gelişmesindeki yeni yükseliş, müslümanlar için "ilerleme devri" olmuştu [1, 4]. XI – XII yüzyıllarda Karahanlı devletinin güçlenmesiyle birlikte kültür ve edebiyat yeni bir gelişim seviyesine yükseldi. XI yüzyılda Türk İli – Türkistanın kültürel gelişme seviyesinin daha üstün olduğunu gösteren yadigarlar az değildir. Bu asırlarda yaşamış olan baba Türkler gelecek kuşaklarına çok büyük edebikültürel miras bırakmışlardır. Türklerin manevi-kültürel ve tarihi geçmişinde bu yüzyıllarda yaşamış büyük düşünen fikir ve ilim sahipi şahsiyetler, şairler ve dil uzmanları Türk edebiyatının yükselişine, gelişine ölçülmeyecek kadar emek harcamışlardır. Şöhreti dünyaya yayılmış El-Farabi, Ahmed Yükneki, Yusuf Balasağunlu (Has Hacib), Mahmud Kaşgarlı yapıtları o devirdeki ileri fikrin yüksek zirveleriydi. Ta o zamanlarda "Türkçülük" bayrağını yükselten bilginler, öz yapıtlarıyla dünya edebiyatının ileri gelen şahısları tarafından iyi tanılıyordu. Türkler, bu yüzyıllar içerisinde dünya çapında emsali bulunmayan iki yapıt verdiği için gurur duymaktadır [2, 3]. Bunlardan biri – Mahmud Kaşgarlının "Lugat at-Türk", ikincisi ise Yusuf Has Hacibin "Kutadgu Bilig" yani Kut getirecek bilgi destanlarıdır. Türk halklarının yaşam tarzından genişçe bilgi veren, Karahanlı devletinin son derece geliştiği sıralarda daha önce üstünlük gösteren Arab ve Acem dillerinin etkisinden kurtularak ilk defa Türkçe yazılmış olan, o devrin sosyal-toplumsal sorularının hemen hemen hepsine cevap veren, çağdaş Türk halklarının Orta Çağdaki tarihi, toplumsal siyasi hayatı, edebiyatı ve kültürel seviyesi, örf adetleri ve inançları hakkında çok ilginç ve sayısız malumat verecek her taraflı edebi esere ruhani esas olan başlıca kaynaklar nelerdir? Şair atamızın eserine temel olan insani değerlerin asıl kökeninin ta eski asırlar derinine uzamış ve hemen dikkat çeken üç ana kaynağı olduğunu görürüz.