Makale özeti ve diğer detaylar.
Osmanlı Devleti, ilk Meşrutiyet ve anayasa tecrübesini 1876-1878 yılları arasında yaşamıştır. Fakat Osmanlı Devleti'nde gerçek mânâda meşrutî bir rejimin tesisi 1908 yılında Meşrutiyet'in ikinci defa ilânından sonra gerçekleşmiştir. Meşrutiyet, ikinci defa ilân edildiğinde yeni bir anayasa hazırlanmamış doğrudan doğruya 1876 Kanun-i Esasîsi yürürlüğe konulmuştur. Meşrutiyet'in ilânından hemen sonra basında ve siyasî partilerin programlarında Kanun-i Esasî'nin hâkimiyet-i milliye açısından taşıdığı eksik ve kusurların gündeme gelmesi üzerine konu Meclis-i Mebusan'a intikâl etmiş fakat 1908-1912 Meclis-i Mebusanı kendini kurucu meclis olarak görmediği için 1909 yılında da yeni bir anayasa hazırlama yoluna gidilmemiş, anayasal sorunlar 1876 Kanun-i Esasîsi üzerinde yapılan tadîlât ile aşılmaya çalışılmıştır.
The Ottoman State had it's first constitutional monarchy and constitution experience between 1876 and 1878. But in The Ottoman State the establishment of a constitutional regime in it's original meaning was realized after the second declaration of the constitutional monarchy in 1908. When the constitutional monarchy was declared for the second time, a new constitution hadn't been prepared and directly, The Kanun-i Esasi of 1876 was imposed. Immediately after the declaration of the constitutional monarchy, the deficiency and the faults of the Kanun-i Esasi from the point of the domination of the nation were adverted on the press and in the programs of the political parties and upon this, the issue was reverted to Meclis-i Mebusan but because The Meclis-i Mebusan of 1908-1912 didn't regard itself as a constituent assembly in 1909, a new constitution wasn't attempted and the constitutional problems were tried to solve by means of alterations that were made on the Kanun-i Esasi of 1876.