Geçmişin bilimi olarak tanımlanan tarih, bir toplumun sahip olduğu en önemli kültürel öğedir. Bundan dolayı özellikle modern çağda tarih son derece önemsenmiş, her bir devlet kendi tarihini yüceltmek, derinleştirmek çabası içersine girmiştir. Türkiye’de milli tarih ve bununla ilgili gelişmeler, II. Meşrutiyetten itibaren hızlanmaya başlamış ancak asıl gelişim Cumhuriyet döneminde kaydedilmiştir. Atatürk döneminde eğitim ve tarih anlayışında enetkili olan unsur, milliyetçilik olmuş ve Türklerin ilk ortaya çıktığı Orta Asya Tarihi ağırlık kazanmıştır. 1938 yılında Atatürk’ün ölümünden sonra İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olmuştur. İnönü’nün 12 yıl süren döneminin ilk altı yılı II. Dünya Savaşı’na denk gelmiş ve savaş sonrası ise dünyada yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Tek partili yönetimlerin bitip, çok partili sistemin yaygınlaştığı bu sürece Türkiye’de ayak uydurmak durumunda kalmıştır. Bu süreçte tarih eğitiminde Atatürk dönemindeki milliyetçi anlayış devam etmekle birlikte, birtakım değişiklikler göstermeye başlamıştır. Özellikle hümanist düşünce akımı kültür politikalarına etki etmiş ve tarih dersleri buna göre düzenlenmiştir. Bu dönemde Türklerin Orta Asya kanından olmasına ek olarak, Batılılar arasındaki akrabalık tezi savunulmaya başlamıştır. Demokrat Parti, 1950 yılında yapılan seçimin sonucunda iktidar olmuştur. Demokrat Parti döneminde Atatürk ve İnönü dönemlerine ait birçok uygulamaya son verilirken, bu dönemlere ait bir takım kurumlar da kaldırılmıştır. Özellikle Halkevlerinin ve Köy Enstitülerinin kaldırılması kültürel anlamda da önemli bir değişimin göstergeleri olmuştur. Bu dönemde, daha önceki Osmanlı’dan kopuş olarak nitelendirilen anlayıştan vazgeçilerek, Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’nın devamı olduğu vurgusu ağırlık kazanmıştır. Osmanlı tarihi üzerine yapılan çalışmalar artmıştır.