Ortodoksi ve heterodoksi ilişkisi, teolojik bir yaklaşımla genellikle inançsal orijin tartışmaları çerçevesinde kavramlaştırılmaktadır. Ortodoksi hakiki inanç ve uygulamalar ile ilişkilendirilirken, heterodoksi hakiki inanç ve uygulamalardan sapan grupları tanımlamak üzere kullanılmaktadır. Böylesi bir kavramlaştırma eğilimi ise güç ağları ile ilişkili karakteristik özelliklerinin inançsal orijin tartışmalarının gölgesinde kalmasına yol açmaktadır. Bununla birlikte, ortodoksi ve heterodoksi güç ve hâkimiyet ağlarının inançsal meşrulaştırmaya başvuran ve mevcudiyetleri birbirine bağlı olan iki aktörünü işaret etmektedir. Ortodoksi ve heterodoksi arasındaki diyalektik güç ilişkisi ise çeşitli stratejiler vasıtasıyla yürütülmekte ve farklı inanç ve ideolojilerle meşrulaştırılmaktadır. Ortodoksi ve heterodoksi üzerine kavramsal bir analiz yapmayı da hedefleyen bu çalışma, Kızılbaş heterodoksi ile Sünni ortodoksi arasındaki diyalektik güç ilişkisini, merkezî otoritenin emriyle hazırlanan Tahtacılar raporu örneğinde ele almayı amaçlamaktadır. Rapor, ortodoksinin güç ve hâkimiyet alanını koruma ve denetleme stratejilerinden birisi olarak değerlendirilmekte, raporun ortodoks karakteri, ortodoksi ve heterodoksinin güç ve hâkimiyet algısı temelindeki diyalektik ilişkilerinin bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır. Ayrıca, hazırlayan aktörü ve hazırlanış amacı itibarıyla diyalektik bir güç ilişkisinin taraflarını işaret eden Tahtacı raporunda sunulan malumat, Tahtacıların toplumsal yapı ve kültürel hayatlarını anlamaya imkân sağlayan tarihî veriler olarak değerlendirilmektedir. Heterodoksi kavramı ile doğrudan örtüştüğü gerekçesiyle çalışmada Alevi kavramı yerine Kızılbaş kavramının kullanımı tercih