Modernity have changed and transformed all kinds of social and cultural structure, existing up to its birth. Innovations in artistic expression styles are one of the main cultural transformations, being results of modernity. Impressionism is a start for these transformations in artistic expression. Moreover, impressionism has a deep effect on successor art movements. Impressionism has also determined formation of expression styles in visual arts, especially in cinema. In addition, impressionism reflects the effect of relativism, moved a step further with Henri Bergson, in the world of art positively. Thoughts, Bergson developed about reality and time, have a deep effect on the discussions about modern public arts and particularly modern film theories. These thoughts set ground for the belief that visual efficiency of people is not good at understanding the nature of reality as we came across the arts of Jean Epstein, Dziga Vertov and Béla Balázs. These cinema makers, called as visual skeptics, think that weakness of visual efficiency result from abstraction tendency in a way subjects and actions can be understood easily. According to them, reasons for simplification of life world are as follows: abstracting surrounding facts, associating them with previous experiences and accepting them as others experienced. In this sense, relationships between impressionism and expression styles in cinemas are touched upon along with Bergson‟s time concept and its effects on visual arts.
Özet İngilizce :
Modernite kendisine kadar gelmiş olan her türlü sosyal ve kültürel yapıyı değiştirmiş ve dönüştürmüştür. Sanatsal ifade biçimlerinde gerçekleşen yenilikler, modernitenin neden olduğu başlıca kültürel dönüşümlerdendir. Empresyonizm, sanatsal ifade biçimlerinde yaşanan dönüşümlerin başlangıcıdır. Ayrıca empresyonizm kendisinden sonra gelen sanat akımlarını derinden etkilemiştir. Bunun yanı sıra, empresyonizm, sinema başta olmak üzere, görsel sanatlardaki sunum tarzlarının biçimlenişinde belirleyici olmuştur. Henri Bergson ile yeni bir aşama kaydeden rölativizmin sanat dünyasındaki etkisini en iyi biçimde empresyonizm yansıtır. Bergson‟ın gerçeklik ve zaman hakkında geliştirdiği düşünceler çağdaş film teorileri başta olmak üzere modern kitle sanatlarına dair sürdürülen tartışmaları derinden etkilemiştir. Bu düşünceler Jean Epstein, Dziga Vertov ve Béla Balázs‟ın eserlerinde karşımıza çıkan, insani görme gücünün gerçekliğin doğasını kavramakta başarısız olduğu inancına temel oluşturmuştur. Görsel kuşkucular olarak da adlandırılan bu sinemacılar insani görme gücünün zayıflıklarının, nesne ve eylemleri kolayca anlaşılabilecek bir biçimde soyutlama eğiliminde olmasından kaynaklandığını düşünür. Onlara göre insanın kendisini çevreleyen olguları soyutlaması;daha önce deneyimledikleriyle benzeştirmesi ve diğerlerinin deneyimlediklerini olduğu gibi kabul etmesi, yaşam dünyasının (lifeworld) sadeleşmesine neden olur. Bu çerçevede, makalemizde, empresyonizm ile sinemasal ifade biçimleri arasındaki bağlantılar ve Bergsoncu zaman kavramının modern görsel sanatlardaki etkileri ele alınmaktadır.