Makale özeti ve diğer detaylar.
The tradition of military music, which has been living in every period of Turkish history, appeared as tradition of naubat (tablhane) in Great Seljuks. The naubat band which is a sign of domination of the Great Seljuks, took part in many environment from the palaces to the fields of battle. The Great Seljuks, as a Muslim-Turkish state, mixed tradition of naubat, which its roots based on pre-Islamic period, and Islamic culture. Military music bands became a symbol of the sultans and the state in Great Seljuks. There had been several changes in Turkish military music culture, after they became Muslim. First of all, the tradition of naubat concert, the tradition of making collectively music, linked to times of the call to prayer. Sultans, Meliks (princes owed allegiance) and viziers gave naubat concerts for three or five times every day, according to their ranks. Also non-Turk Muslim communities had begun using naubat
music for announce the happy news. When Muslims won the war, this happy news were announced with drums’ and trumpets’ stentorian voices in the caliph’ palace.
Sultans used the naubat music as a weapon in the war. The soldiers attacked the enemy with passion of naubat music. This tradition has continued in the Anatolian Seljuks, the Ottoman Empire and Turkey though with different names. In this study of descriptive research, based on literature, it is investigated that the tradition of naubat in Great Seljuks State, its general features, historical process and
its meaning.
Türk tarihinin her döneminde var olan askerî müzik geleneği, Büyük Selçuklularda nevbet adı altında yaşatılmıştır. Selçukluların hâkimiyet alameti olan nevbet topluluğu, saraylardan, savaş alanlarına kadar pek çok ortamda kullanılmıştır. Bir Müslüman-Türk devleti olan Büyük Selçuklular, kökleri İslam öncesi dönemlere dayanan nevbet geleneğini, İslamî kültür ile harmanlayarak, kendilerine ait usulleri oluşturmuş ve yaşatmışlardır. Büyük Selçuklularda askeri müzik toplulukları, sultanların ve devletin simgesi olmuştur. Türklerin Müslümanlığı kabulleri ile askerî müzik kültüründe de çeşitli değişiklikler oluşmuştur. Öncelikle nevbet vurma geleneği denilen toplu olarak müzik yapma geleneği ezan saatlerine bağlanmış ve sultanlar, melikler ve vezirler rütbelerine göre her gün üç veya beş nevbet vurdurmuşlardır. Türk olmayan Müslüman topluluklar da, tüm mutlu haberlerini nevbet musikisi ile aktarmaya başlamışlardır. Bir savaş Müslümanların galibiyeti ile sonuçlandığında halifenin sarayında bu mutlu haber, davulların ve boruların o gür nameleriyle ilan edilmiştir. Savaşlarda, Sultanlar nevbet müziğini bir silah gibi kullanmışlardır. Gazanferler, düşmanın üstüne nevbet müziğinin verdiği şevk ile kanatlanarak saldırmışlardır. Bu gelenek Büyük Selçuklulardan sonra hem Türkiye Selçukluları döneminde, hem Osmanlıda ve Türkiye Cumhuriyetinde farklı isimlerle de olsa varlığını devam ettirmiştir. Literatür taramasına dayalı, betimsel bir araştırma olan bu çalışmada, Büyük Selçuklulardaki nevbet geleneği, genel özellikleri, tarihsel süreci ve taşıdığı anlamlar bakımından incelenmiştir.