Makale özeti ve diğer detaylar.
Folklorculukla geçen bu hayat içerisinde acısıyla tatlısıyla yasadığım günlerin, değisik tecrübeler edindiğim anların sayısı az değildir. Fakat 1997 yılında Van Kırgızları arasında geçirdiğim yarım günün hem meslekî tecrübe hem de insanî değerler açısından önemi çok büyüktür. Bu yarım gün, her ne kadar kısa bir süreymis gibi görünse de olabildiğince dolu geçmis, gerçekten yıla bedel bir yarım gündü. O tarihte, sözlü anlatı geleneğinin ustası Mamaziya Ertürk adlı ihtiyarla o yarım günü birlikte geçirmeseydim, onun söylediği didaktik siiri derlemeseydim bu satırlar yazılamayacaktı. * * * Uzun yıllar boyu sadece kulaktan dolma bilgilerle tanıdığım ve görmeyi çok istediğim Van Kırgızlarının yasadığı Ulupamir Köyü’ne ilk kez Rahmankul Han’ın oğulları ressam Abdilmalik Kutlu ve heykeltıras Muhammedakbar Kutlu ile beraber 16 Mayıs 1997 tarihinde gittim. Köye aksama doğru varmıstık. Kırgızistanlı birinin Ulupamir’e geldiğini duyan köy halkı, genç yaslı demeden Muhammedakbar’ın evine akın ediyordu. Gelenler benimle selamlastıktan sonra Kırgızistan ile alakalı sorularını ardı ardına sıraladılar. Genel olarak siyasî, ekonomik, millî ve dinî meselelerle çok ilgilendiklerini fark ettim. Sorularına verdiğim cevaplardan, söylediğim sözlerden, hâl ve hareketlerimden benim kim olduğumu, siyasî görüsümü anlamaya çalıstıklarını hissedebiliyordum. Ulupamir Köyü’nde yasayan Kırgızların folkloru ve diliyle ilgili daha önceden bilgi sahibi olmam isimi biraz kolaylastırmıstı. Teferruatla uğrasarak vakit kaybetmeden hemen ise koyulup çalısmarıma yardım edebilecek insanlarla diyalog kurma yoluna gittim. Đlk iki gün bu sekilde geçti. Bu süre zarfında çok önemli olduğu söylenemese de isime yarayabilecek bazı bilgilere ulastım. “Manas”, “Semetey”, “Olcobay ve Kisimcan”, “Sarinci, Bököy”, “Canayıl Calgız” gibi halk destanlarını anlatanlar bu köyde hâlâ varmıs. “Er Töstük”ü “Er Döstük” ya da “Alp Döstük”, “Kurmanbek”i “Kurmanbay”, “Kocacas”ı “Çoñ Teke” ya da “Gocoycas” seklinde biliyorlardı. Kırgızlar arasında çok da yaygın olarak anlatılmayan “Göruulu” destanının anlatıcılarından Aasım Adıgüzel Dariyabay uulu ile tanıstım. Lirik türde âsıklık türküleri ve ağıtlar ne kadar arastırılırsa arastırılsınlar bitip tükenmez bir hazine gibidir. Meğer Kırgızistan’da unutulan ölöñ ve dürö1 söyleme geleneği, halk oyunları ve çesitli örf-âdetler öylece arastırılmayı bekliyormus.