Makale özeti ve diğer detaylar.
Saints legends were formed in the oral tradition. This narrative is a product of the people imagination. For some saints that ocur in the oral culture narratives were transcribed by some handwritters. After XIIIth century these works have started calling as menakibname. Althought menakibname is fictional they have some historical elements in their inside. A saint’s miracle consists of a number of these works were written for some purposes. Menakibnames have been written by usually seen that there is a cult around. Menakibnames send from oral culture period to written period in a kind of structure. Oral written in to the culture medium from the culture a retransferred in a given structure. Saint legends in oral culture exists in separete narratives. A handwritten with the formating has become a top narrative. When transferring the handwritten to written arratives in a specific orderand time sequence observes. Handwritten was handled in dependently of each saint legend organize to form a box. Thus, each narrative in itself creates a whole. Handwritten to read the book, which was held in front of a community is understood. Reading the books onside a community, emerges a second oral culture stage.
Menkabeler sözlü gelenekte teşekkül etmiştir. Bu anlatılar halk muhayyilesinin bir ürünüdür. Bazı velîler için sözlü kültürde oluşan anlatılar birtakım yazıcılar tarafından yazıya aktarılmıştır. XIII. yüzyıldan başlayarak menakıbnâme adı verilen bu eserler böylece ortaya çıkmıştır. Menâkıbnâmeler kurgusal olmakla birlikte içeriklerinde bazı tarihî unsurları da barındırdıkları söylenebilir. Bir velînin kerametlerinden oluşan bu eserler birtakım amaçlar doğrultusunda kaleme alınmıştır. Menâkıbnâme yazıcılarının genellikle bir tarikat çevresinden olduğu görülmektedir. Menkabeler sözlü aktarım süreci içerisinde bir teşekkül evresi geçirirler. Sözlü kültür ortamından yazılı kültür ortamına belli bir yapı içinde aktarılırlar. Menkabeler sözlü kültürde ayrı ayrı anlatılar halinde bulunmaktadır. Bir yazıcın biçimlendirmesiyle bir üst anlatı haline dönüşmüştür. Yazıcı anlatıları yazıya aktarırken belirli bir düzen ve zaman sırası gözetir. Yazıcılar ele aldığı her menkabeyi bağımsız bir kutu oluşturacak şekilde düzenlerler. Böylece her anlatı kendi içinde bir bütün oluşturur. Yazıcının kitabını bir topluluk önünde okunmak üzere düzenlemiş olduğu anlaşılmaktadır. Kitapların bir topluluk önünde okunması ikinci sözlü kültür ortamını oluşturur.