Makale özeti ve diğer detaylar.
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan iki kutuplu dünya düzeninde Sovyetler Birliği'nden kaynaklanan tehdit, toplumsal değişim ihtiyacı, tek parti zihniyetinin sürdürülemezliği ve demokratik ülkeler safının ön şartı olarak altı ay içinde çok partili siyasal hayata geçmiştir. Ancak tek partinin otoriter politikacıları, kurumları ve bürokratları bir muhalefetin yaşamasını imkânsız hale getirmişti. Bu süreçte Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, iktidar ve muhalefet partileri arasına tarafsız olarak girmiş ve muhalefetin de iktidar kadar yasal olduğunu belirten, 12 Temmuz Beyannamesi'ni yayımlamıştır. Bu makalenin amacı siyasi tarihimizde iktidar muhalefet ilişkilerinin kilitlendiği durumlara bir başarı örneği olarak gösterilen, 12 Temmuz Beyannamesi'nin önemini ve siyasal etkilerini analiz etmektir.
Following World War II, Turkey's transition into multy-party political life occured within six months, which is a pre-condition of democratic countries. However, single-party regime's institutions, bureaucrats and politicians made it impossible for a real opposition to come true in a short time. President İsmet İnönü, mediated impartially between the ruling and opposition parties, and pointed out that the opposition also was as legitimate as the ruling power. The subject of this article is to analyze national and international dimensions of the declaration of 12 July 1947, which is regarded as an examplary of success in the situations when the ruling power and opposition relations were in a stalemate in our political life.