Makale özeti ve diğer detaylar.
Günümüzde evrenin ve insanın, görünüşe bakılırsa, karşı konulamaz bir biçimde anlamlarını yitirdiği duygusu reddedilemez bir fenomen haline gelmiştir. Evrene ve insana ilişkin bu duyarlılık biçimi, esas itibarıyla, iktidar ile siyaset arasında gerçekleşen ayrışmaya ve dolayısıyla da toplumsal dünyanın belirlenim ve denetim dışına çıkması olgusuna dayanır. İnsanlar özünde siyasi olmayan, yani kendi kamusal muhakemesinin konusu haline getiremediği güçlerin (özellikle de mali piyasalar ve meta piyasaları) etkisine daha fazla maruz kalmaktadırlar. Küreselleşen piyasanın yarattığı belirsizliğin insanlar tarafından içselleştirilmesinin sonucunda, en genel anlamıyla, zihinsel öz-disiplinin bütünselliği çözülme sürecine girecektir. Bu süreç içerisinde, insanın bir hiç olduğu bilincinin yaygınlaşması, günümüz düşüncesinin çok geniş bir kesiminin kriz, kopuş, süreksizlik ve güvensizlik gibi kategoriler tarafından dolayımlanmasına yol açmıştır.
Nowadays, it appears that the sense of universe and human kind lost their meanings is an irresistible phenomenon. This kind of sensitivity towards universe and human kind essentially stems from the rift between politics and power, and as a result this situation leads social realm’s falling out of the scope of determination and control. People are more and more subject to effects of actors of whom in their essence nonpolitical, these actors, among others, financial markets and meta markets. Because of the adoption of ambiguity created by global market by people, in most general terms, mental self-discipline completeness is going to be dissolved. During this process, extension of the idea that human is nothing is resulted by covering of the big parcel of contemporary thought by categories like crisis, dissolution, impermanence and distrust.