Makaleler     Dergiler     Kitaplar    

Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi

Yıl 2013 , Cilt , Sayı 21

Makale özeti ve diğer detaylar.

Makale özeti
Başlık :

Yavuz sultan selim devri (1512-1520) doğu ve güneydoğu anadolu’da osmanlı hâkimiyeti

Yazarlar :
Yazar kurumları :
Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yeniçağ ve Yakınçağ Tarihi 1
Görüntülenme :
1409
DOI :
Özet Türkçe :

Osmanlı Devleti, İran'da özellikle Şah İsmail (1501-1524) zamanında etkin bir şekilde ortaya çıkan Safevîlerin siyasi varlığını ve hâkimiyetini tanımak istememiştir. Zira bunun Osmanlılar açısından bir takım sebepleri vardı. Her şeyden önce Safevîler, Erdebil'de bulunan bir tarikat ocağıydı. Bunların siyasi hâkimiyet ve devlet kurma çabaları, Doğu Anadolu'da ve Orta Anadolu'da Şiîliği yayma girişimleri Osmanlı Devleti'nin dikkatini zorunlu olarak İran üzerine çekmiştir. Türk-İslâm dünyası için Safevî Devleti'ni büyük bir tehlike olarak gören ve bunu Çaldıran'da (1514) durduran Yavuz Sultan Selim, İran'daki Safevî Devleti'ni tamamen dağıtmak arzusuyla, ikinci bir İran Seferi için hazırlıklara girişmiştir. Bu arada 1499'dan 1514'e kadar on beş yıldır zaferden zafere koşan Şah İsmail, Çaldıran hezimetinden sonra adeta nâ mağlup unvanını kaybetmişti. Şah İsmail, Yavuz Sultan Selim'in İran üzerine yeni bir seferini önlemek için devamlı barış elçileri göndermiş, hem de kumandanlarını Anadolu'nun Doğu ve Güneyinde Osmanlı kuvvetlerine karşı devamlı direnişte bulunmaya çağırmıştır. Neticede, Yavuz Sultan Selim zamanında, Şiîlik bugünkü gibi sırf İran'ın içinde kalmaya mahkûm edilmiştir. Anadolu, Kızılbaş tehlikesinden korunmuş, Safevîlerin gücü iyice zayıflatılmış ve Şah İsmail sindirilmiştir. Yavuz Sultan Selim'in Doğuya (İran) ve Güneye (Mısır) doğru iki büyük seferi sonucu; Osmanlı ülkesi iki kat genişlemiştir. Şiîlik, Anadolu'dan adeta atılmış ve Safevî Devleti ağır bir darbe yemiş, Memluklu Devleti artık tarihe karışmış ve bütün toprakları Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Osmanlı ülkesi üç kıta üzerinde, Tuna ile Fırat Nehirleri ötesine, Kırım'dan Cezayir'e kadar uzanan saha Osmanlı hâkimiyeti altında bulunuyordu. Böylece Sultan Selim zamanında, Osmanlı Devleti bütün Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da hâkimiyeti, birlik ve beraberliği, huzur ve barışı kalıcı olarak sağlamıştır denilebilir.

Özet İngilizce :

The Ottoman Empire categorically denied the political and autonomous existence of the Safavid Dynasty which emerged as a vigorous power in Iran during Shāh Ismā'il's term (1501-1524). The reasons for denial were quite diverse. The Safavid Order (tariqa) were an indigenous community living in the Iranian city called Erdebile. Their continuous attempts to become a political power and to establish a sovereign state, in addition to their ambitions to spread Shia, were the main notions that called the Ottomans' attention. Taking this as a major threat for the whole Turkish-Islamic world, Yavuz Sultan Selim Khan (Selim I) quelled the Safavid advancement in Çaldıran (1514) and also embarked on a second Iranian march thereafter. In the meantime, Shāh Ismā'il's defeat in Çaldıran cost him the title of "undefeatable" which he had gained through his incessant triumphs over last the fifteen years between 1499 and 1514. In order to prevent a second march to Iran, Shāh Ismā'il sent many envoys to ask for peace and, on the other hand, called his commanders to stand out against the Ottoman movement in the Eastern and South-eastern Anatolia. Despite all, just like the present day, Shia was only confined to Iranian borders throughout the Yavuz Sultan Selim Khan's term. In this way, Anatolia was defended against the Qizilbash threat, the Safevids were utterly weakened, and Shāh Ismā'il was inhibited. Through the two expeditions—one to the East (Iran) and the other to the West (Egypt)—Yavuz Sultan Selim Khan increased the Ottoman Empire's territory twofold. Further, during his term, Shia became almost extinct in the Anatolia, the Safevids were truly trounced, and the Mamluk Sultanate (in Cairo) was disbanded and their territory was annexed to the Ottoman Empire. So, during the Yavuz Sultan Selim Khan's term, the Ottoman Empire became an enormous power whose dominance was spanning over three continents to the Danube on the west, to the Euphrates on the east, to Crimea on the north, and to Algeria on the south. In sum, Yavuz Sultan Selim Khan's term brought about power, solidarity, and peace for the Ottoman Empire in every part of Anatolia.

Paylaş :
Benzer Makaleler
Yorum Yap
  • Adınız :
  • Güvenlik Kodu :
  • Yorum :