Leylâ Erbil’in öykülerinde kadınlar, ataerkil toplum düzeninde gelenek ve önyargılarla kuşatılmış, özgürleşme noktasında varoluş sancısı çeken çıkışsız bireyler olarak karşımıza çıkar. Yazar ayrıca, anneler ve çocuklar üzerinden kadınlık bilincinin gelenekler aracılığıyla kuşaklar arası aktarımına değinerek kamusal alanda ataerkilliğe hizmet eden geleneksel anne modelini eleştirir. Bu eleştiri aynı zamanda toplumun ahlak değerleriyle şekillenmiş, kadının sorgulamadan yaşadığı hayat biçimine yöneliktir. Bu çalışmada, kadın deneyimlerini ve sorunlarını anlatılarının merkezine alan Leylâ Erbil’in öykülerindeki kadın karakterlerden yola çıkılarak; eril gelenek içerisinde boğulmuş kadınların hiçlik ve varoluş arasındaki çıkmazları değerlendirilecektir. Ayrıca çocuk karakterler üzerinden bu geleneğin kuşaklararası aktarımına değinilecektir.