Makale özeti ve diğer detaylar.
Günümüzde yürürlükte bulunan mevzuata göre kıyılar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, bu nedenle özel mülkiyete konu olamamaktadır. Ancak gerek Osmanlı İmparatorluğu döneminde ve gerekse Cumhuriyet döneminde (1972 yılına kadar), yürürlükteki mevzuat, kıyıların özel mülkiyete konu olabilmesine imkan tanımıştır. 1972 yılından sonra yürürlüğe giren mevzuat kıyıların özel mülkiyete konu olmasını yasakladığı için, 1972 yılından önce oluşmuş bulunan tapu kayıtlarının iptali için Hazinece tapu iptali davası açılmaya başlanmıştır. Tapu kayıtlarının bedel ödenmeksizin iptal edilmesi ise AİHM tarafından mülkiyet hakkına aykırı bulunmuştur. AİHM’ne göre tapuların bedel ödenmeksizin iptal edilmesi, bireysel menfaat ile toplumun genel menfaati (kamu yararı) arasında bulunması gereken adil dengeyi bozmuştur. AİHM’nin bu kararları üzerine Yargıtay 1. ve 4. Hukuk Daireleri de içtihatlarını değiştirerek, kıyıda kalması nedeniyle iptal edilen taşınmazlar için taşınmaz malikine tazminat ödenmesine karar vermişlerdir. Fakat bu durum dahi, gerek yargılama süresinin uzunluğu ve gerekse taşınmaz malikine vekalet ücreti ve yargılama gideri yüklemesi nedeniyle sorunu tam anlamıyla çözememiştir. Bu çalışmada kıyılarda herhangi bir şekilde oluşan özel mülkiyetteki taşınmazların, kamunun ortak kullanımına alınması için AİHM kararları ışığında bir çözüm önerisi sunulmaktadır.
According to the legislation in force, coasts are under the sovereignty and disposal of the state, and thus, cannot be subject to private ownership. However, both during the Ottoman and Republican (until 1972) periods, applicable legislation allowed private ownership of coasts. Later on, though, the Treasury (Ministry of Finance) filed a lawsuit for annulment of land registrations related to dates before 1972, since the legislation that entered into effect after 1972 prohibit private ownership of coastal lands. However, annulment of title deeds without compensation was deemed to be against the right to property by European Court of Human Rights (ECHR). According to ECHR, annulment of title deeds without compensation disturbed the fair balance that needs to exist between individual interests and general interest of the public (public interest). Upon mentioned decisions of ECHR, 1st and 4th Chambers of the Court of Appeals amended their case law and ruled payment of compensation to the owner of real estate, land registrations of whom were rendered annulled as they were falling within coastal lands. However, even this could not solve the issue wholly due to long prosecution times as well as attorney’s fee and litigation expenses incumbent on the real estate owner. In this study, a solution for the expropriation of private property at coasts is presented in the light of the cancellation decisions by ECHR.