Makale özeti ve diğer detaylar.
Rekabet otoriteleri, pazarda anti-rekabetçi etkiler doğurabilecek bir yoğunlaşma işlemi ile karşılaştıklarında, işlemin olası anti-rekabetçi niteliğinden dolayı doğrudan reddetmek, doğrudan izin vermek veya işleme söz konusu anti-rekabetçi etkilerini ortadan kaldıracak tedbirlerden biri çerçevesinde koşullu olarak izin vermek gibi üç seçenekten birini uygulamak durumundadır. Rekabet otoritelerinin pazardaki etkileri tam seçilemeyen bir yoğunlaşma işlemini değerlendirirken göz önünde bulundurduğu önemli hususlardan birisi yoğunlaşma sonrası kazanılabilecek etkinlik kazanımlarıdır. Yoğunlaşma analizlerinde özellikle son zamanlarda -en azından yasal düzenlemeler bağlamında- geniş olarak yer verilmeye başlanan etkinlik kazanımlarına ilişkin önemin, tedbir seçiminde ve uygulanmasında daha kısıtlı düzeyde kaldığı da görülmektedir. Bu bakımdan, yoğunlaşmanın pazardaki rekabete olan etkisi değerlendirilirken dikkate alınan tüm unsurların klasik bir yoğunlaşma analizinin aksine hem hukuki hem de ekonomik açıdan daha karmaşık bir analiz gerektiren tedbir dizaynı ve uygulaması söz konusu olduğunda da göz önüne alınması gerekmektedir. Dolayısıyla, etkinlik kazanımlarının tedbir uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken ve uygulanacak tedbirin niteliği ve miktarı belirlenirken göz önünde bulundurulması ve etkinlik kazanımlarındaki kayıpların en aza indirgenmesi rekabet otoritelerinin yoğunlaşma işlemine doğru müdahalede bulunması ve pazardaki refah standardını koruması için kaçınılmazdır. Bu ilke doğrultusunda çalışmada, öncelikle etkinlik ve tedbir mekanizmaları hem teorik hem de AB ve ABD'deki düzenlemeler ışığında genel hatlarıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Daha sonra özellikle tedbir çeşitlerinden olan ve sıkça otoriteler tarafından başvurulan ayrıştırmanın, anti-rekabetçi endişeleri giderecek ve bu endişeleri giderirken refah seviyesini de koruyacak şekilde dizayn edilmeye çalışılırken etkinlik kriterinin ne şekilde ele alınması gerektiği geliştirilen ekonomik modeller çerçevesinde irdelenecektir.
Faced with a potentially anticompetitive merger, competition authority has basically the choice among three alternatives: reject the merger, approve it or accept it conditionally provided that corrective remedies are adopted. One of the significant aspects competition authorities consider in approving a challenging case is efficiency gains. The importance that has started to be attached to efficiency gains in the concentration analysis –at least on the basis of legal regulations – has remained limited as regards as designating a remedy. However, all aspects taken into account while assessing the competitive effects of concentration should be considered for a remedy design and implementation which requires a more sophisticated analysis from economic and legal grounds. Accordingly, to provide the competition authorities intervening properly and ensuring welfare standard in the market it is unavoidable that the efficiency gains should be beard in mind while giving a decision about whether a remedy will be used or not and if it is used about the quality and level of the remedy. As far as this principle is concerned, in this study, we firstly explain the concepts of efficiency and remedy mechanism both theoretically and as handled in the regulations of US and EU. Then we explicate the issue how to handle efficiency criteria particularly as regards as determining the level of optimal divestiture in order to guarantee the welfare standard and remove prospective anticompetitive concerns as part of several economic models developed in this issue.