Makale özeti ve diğer detaylar.
Türkiye ve AT üyesi devletler dahil çoğu ülke, son yirmi yılda kamu hizmetlerinin sunumunda özel sektörün finansal ve teknik birikimine daha fazla ihtiyaç duymaya başlamıştır. Altyapı yatırımlarının ileri teknoloji ve yüksek maddi kaynak gerektirmesi, bütçe imkanlarının yetersizliği ve Devletin iktisadi hayattaki değişen rolü bu süreci hızlandırmaktadır. Ancak, özel sektörün kamu hizmetlerine katılımından gerçek anlamda fayda sağlayabilmek için, özel ortağın saydamlık, eşitlik ve orantısallık ilkelerine dayalı rekabetçi bir ihale sürecinde seçilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, imtiyaz sözleşmelerinin tanımı ve kapsamı, riskin özel ve kamu ortağı arasındaki dağılımı ve rekabetçi bir tahsisat mekanizması açısından AT ve Türk düzenlemeleri karşılaştırmalı olarak incelenecektir.
Many countries including both Turkey and EC member states have more needed to make use of financial and technical accumulation of private sector in the provision of public services during last two decades. Advanced technology and large capital requirements for infrastructure investments, insufficient budget revenues and changing role of the State in the economic life have accelerated this tend. However, private partner should be selected via a competitive tendering process based on transparency, equality, and proportionality principles to get full benefit from private participation in the public services. In this study, Turkish and EC regulations will be explored in comparative perspective in terms of the definition and scope of concession contracts, the risk allocation between private and public partners, and the features of competitive award mechanisms.