Makale özeti ve diğer detaylar.
Türkmenistan çok yönlü özelliklere sahip bir ülkedir. Sahip olduğu doğal kaynaklar ve Orta Doğu enerji kaynakları ile Hazar ve Orta Asya Enerji kaynakları arasında geçit ülkesi olması onu büyük enerji oyununun bir aktörü yapmaktadır. Türkmenistan, siyasal ve kültürel açıdan da benzer özellik göstermektedir. İran ve Afganistan ile komşu olması ülkeyi siyasal İslam ile kuzey ve batı arasında bir sınır ülkesi yapmakta, batısındaki Hazar Denizi ülkeyi Orta Asya'nın Batıya açılan kapısı konumuna sokmaktadır. Kültürel açıdan, konuşulan dil, sahip olunan gelenekler yönüyle, Türkiye'ye en yakın Orta Asya ülkesi olması yönüyle Kafkasya ve Anadolu Türk kimliği arasında bir geçiş ülkesi konumuna sahip bulunmaktadır. Bu genel özelliklerine paralel olarak Türkmenistan çok yönlü gerilimlerle karşı karşıyadır. Ülke bu gerilimlerle baş edebilecek kurumsal, siyasal ve ekonomik altyapıya da henüz sahip değildir. Bu zorluklar Türkmenistan'da siyasal rejimin kişisel bir otorite altında yapılanmasına neden olmuş, tüm politikalar yöneticinin istek ve kararları doğrultusunda şekillendirilmiştir. Rejimin kişiye bağlılığının doğal sonucu, o kişinin olmadığı durumda belirsizliğin ortaya çıkmasıdır. Bu çalışmada, Niyazov'un ölümü sonrasında Türkmenistan'da siyasal rejimin ne yönde şekilleneceği sorusu üzerinde yoğunlaşılmaktadır. Öncelikle, Türkmen siyasal rejiminin sahip olduğu sosyo-ekonomik dinamikler ve kurumların yapısı incelenmekte, daha sonra 25 Kasım 2002 tarihindeki suikast girişimi ve Niyazov'un ölümüne kadar geçen süre içinde yaşanan iç siyasal ve uluslararası gelişmelerin ışığında rejimin gelecekte alacağı şekil ele alınmaktadır.