Makale özeti ve diğer detaylar.
This paper examines UN's involvement in Georgia following the dissolution of the Soviet Union and analyzes implications of the 2008 Russian-Georgian War for the international state system, the UN itself and collective security. It presents definitions of humanitarian intervention, self-defense, sovereignty and territorial integrity promoted by the UN as correct notions in theory but frequently conflicting concepts in practice. The war between Russia and Georgia, along with the cases of South Ossetia and Abkhazia, serves as a case study demonstrating the difficulties of regional dispute resolution when international principles conflict and geopolitics comes into play. The paper shows that the UN's role in providing for international security after the Russian-Georgian war has been undermined and that there is a clear need for reforms within the UN, realignment of its vision, purposes, and especially principles. Better reconciling, legally and practically, the frequently exclusive conceptions of territorial integrity and self-determination, state sovereignty and humanitarian intervention is essential to help prevent or mitigate breaches of international law and collective security the UN positions but not quite serves as a sole guarantor of.
Bu çalısma Sovyetlerin dagılmasını takiben Birlesmis Milletler'in Gürcistan'a yönelik politikalarını incelemekte ve 2008 Rus-Gürcü Savası'nın uluslararası devlet sistemi, kollektif güvenlik ve Birlesmis Milletler açısından etkilerini analiz etmektedir. Makale Birlesmis Milletler tarafından desteklenen insancıl müdahale, mesru müdafaa, egemenlik ve bölgesel bütünlesme gibi kavramları teoride dogru ancak pratikte sık sık çatısan nosyonlar olarak degerlendirmektedir. Rusya ve Gürcistan arasındaki savas, Güney Osetya ve Abhazya meseleleriyle beraber, uluslararası ilkeler birbiriyle çelistiginde ve jeopolitik devreye girdiginde bölgesel çatısma çözümlerindeki zorlukları gösteren bir örnek olay olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalısma Birlesmis Milletler'in Rus-Gürcü Savası'ndan sonra uluslararası güvenligi saglama yönünde rolünün zayıfladıgını ve Birlesmis Milletlerin kendi içinde reformlara, vizyonunu, amaçlarını ve özellikle ilkelerini tekrar düzenlemeye açıkça ihtiyacı oldugunu göstermektedir. Toprak bütünlügü, self-determinasyon ilkesi, devlet egemenligi ve insancıl müdahale gibi çogu kez birbiriyle çatısan kavramları yasal ve pratik olarak uzlastırabilmek, BM'nin öne sürdügü uluslararası hukuk ve kollektif güvenligin ihlal edilmesini önlemek açısından hayati öneme sahiptir, ancak bu tek basına yeterli degildir.