Makale özeti ve diğer detaylar.
Turkish foreign policy has been in a transformation process since the end of the Cold War. However, each transformation period comes with new crisis and advantages that should be assessed carefully. Turkey has been trying tackle with these newly emerged challenges by pursuing a proactive foreign policy since the end of 1990s. In this framework, zero problem policy, which was introduced by Ahmet Davutoglu, has been effective to overcome certain problems with its neighbours and create a better environment to stimulate partnership in the Eurasian region. Yet, this policy seems to be not functioning properly in Turco-Armenian relations due to its complex characteristics that is directly related both with internal and external policies of these countries. In this paper, the relations, which have entered into a new phase with football diplomacy, will be examined in a critical manner to understand the current impasse in the relations between Turkey and Armenia. It is argued that the relations are in impasse due to domestic and international dynamics that affect the politics in Armenia and Turkey and there is a need for paradigm shift for a new phase to begin.
Türk dış politikası Soğuk Savaş sonrası dönemde bir dönüşüm sürecine girerek ortaya çıkan yeni tehditlere ve fırsatlara yönelik pozisyon almıştır. 1990'ların sonundan itibaren de aktif siyaset yanlısı yaklaşım benimseyen ülke, Ahmet Davutoğlu tarafından ortaya konan sıfır sorun politikası çerçevesinde de komşuları ile var olan problemlerin üstesinden gelmek adına inisiyatifi eline alan bir tutum sergilemektedir. Avrasya bölgesinde belli oranda başarılı olan bu yaklaşım, Türk-Ermeni ilişkilerindeki sıkıntıların üstesinden gelme konusunda iç ve dış siyasetin karmaşık ilişkisinin bu ülkelerin siyaseti üzerindeki etkileri nedeniyle belli noktalarda problem yaşamaktadır. Bu çalışma, futbol diplomasisi ile yeni bir döneme giren Türk-Ermeni ilişkilerini eleştirel bir yaklaşımla ele alarak, sıkışmış kalmış izlenimi veren ilişkilerde mevcut durumu analiz etmeye çalışmaktadır. Öne sürülen argüman ise ilişkilerin geldiği son durumda iç ve dış siyasi dinamiklerin bu süreçte etkili olduğu, yeni bir sürecin başlaması için ise bir paradigma değişikliğine ihtiyaç duyulduğudur.