Makale özeti ve diğer detaylar.
İslâm tarihini incelediğimizde, İslâm devlet başkanına ve onun temsil ettiği makama emirlik, meliklik ve halifelik gibi değişik unvanlar verildiğini görmekteyiz. Bu gibi unvanlar, nübüvvet ve risaletin yanında hiçbir mana ifade etmediğinden, İslâm devletinin ilk başkanı olan Hz. Peygamber hiçbir zaman bu gibi unvanlarla anılmamıştır. Daha ziyade Hz. Peygamber'den sonra İslâm devletinin başına getirilen Hz. Ebu Bekir'e halifetü rasulillah, daha sonrakilere de imam, emiru'l-mü'minin ve halife denilmiştir. Konuyla ilgilenen İslâm hukukçuları ve kelâmcıları, bu meseleyi eserlerinde "imamet" ve "hilâfet" başlıkları altında ele almışlardır1. İslâm Hukuku'nda devlet başkanlığı, aynı anlamda kullanılan ve bir görevin adı olan "imamet-i uzmâ", "halifelik" ve "mü'minlerin emirliği"( emiru'l-müminin) tabirleriyle ifade edilmiştir. Bu sıfatlarla anılan kişi, kendisinde yüksek hükümet (yürütme) organı niteliği ve yetkisine sahip bulunmaktadır. Hadis kaynaklarında "hilâfet" kelimesiyle birlikte "halife", "imam", "emir" kelimelerinin de yer aldığı ve bunlarla, ileride oluşacak terim anlamına da zemin hazırlayabilecek şekilde "devlet başkanı, yönetici, lider" gibi anlamların kastedildiği görülür2. İslâm hukukçuları halifeye; "Allah'ın halifesi" veya "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" denilmesini genelde doğru bulmayıp, onun "Peygamber- 'in halifesi, imam, mü'minlerin emiri" gibi vasıflarla anılmasının daha uygun olacağını belirtirler.